İstanbul’da yaşayıp orada vefat eden Velilerden Muhammed Kâmil Efendi ”rahmetullahi aleyh“, bir gün şunu anlattı cemaatine:
Aliyyül Mürtezanın “radıyallahü teâlâ anh” annesi Fatıma hatun “radıyallahü anha“ bir gün Efendimiz aleyhisselamı ziyarete gelmişti.
Resulullah efendimiz o sırada evinde Kur’an-ı kerim okuyordu.
O gelince sesli olarak devam etti okumaya.
Ve bir âyet-i kerime geçti ki, mealen; “İnsanlar mahşerde çıplak olarak haşr olunurlar” buyuruluyordu.
Fatıma hatun bunu duyunca çok üzüldü.
Ve arzetti Resulullaha:
- O gün bizim halimiz nice olur ya Resulallah?
Resulullah efendimiz teselli buyurdular:
- Üzülme! Şu gömleğimi kefen olarak giyersen, o gün açık olmazsın.
Siz kefilsiniz değil mi?
Kadıncağız aldı gömleği.
Ama işi de sağlama bağladı.
- Siz kefilsiniz değil mi?
- Evet, ben kefilim.
Efendimiz aleyhisselam, sonra Münker ve Nekiri anlatıp;
- Mezarda korkunç şekilde gelir, herkesi sorguya çekerler, buyurdular.
Kadıncağız bunu duyunca da çok üzüldü:
Ve arzetti.
- Korkuyorum ya Resulallah. Bana da öyle korkunç gelirlerse ne yaparım kabirde?
Resulullah efendimiz yine teselli buyurdular:
- Korkma! Sana korkunç gelmezler.
Sonra açtılar ellerini:
- Ya Rabbi! Münker ve Nekir’i korkunç surette gönderme Fatıma’ya. Güzellikle gelsinler. Mezarı geniş ve rahat olsun, diye dua ettiler.
Şimdi rahatladım
Fatıma hatun müsterih oldu.
Sevincinden güldü ve
- Şimdi rahatladım ya Resulallah! dedi.
Yıllar geçti aradan.
Fatıma hatun vefat etti.
Resulullah efendimize haber verdiler.
Üzüldü, mahzun oldu ve;
- Üzerimde hakkı çoktur. Ben küçükken analık yaptı bana, buyurdular.
Cenaze namazını bizzat kıldırıp, mübarek eliyle indirdiler kabrine.
Orada biraz bekleyip sonra hitab ettiler:
- Ya Fatıma, sana kefil olduğum hususlar gerçek oldu mu?
Cevap net geldi:
- Evet ya Resulallah! İkisi de gerçekleşti. Kabrim de geniş ve rahat. Mükafatını versin sana Hak teâlâ.
|