Türkistan Evliyasından Sufi Allahyar hazretlerine ”rahmetullahi aleyh“, bir gün bir kimse gelip;
- Efendim, ibadet yapınca, nefsim kabarıyor. Benim gibi iyi kimse yoktur sanıyorum. İslamiyet’e ters bir şey yapınca da üzülüyor, kendimi muhtaç, aciz sanıyorum. Bu haller için ne buyurursunuz? diye sordu.
Cevabında;
- Kardeşim! Günah işleyince üzülmek ve kendini aciz ve zavallı görmek, pişmanlıktan ileri gelir ki, çok büyük nimettir, buyurdu. Allah korusun, günah işledikten sonra pişman olunmazsa ve hele günah işlemek tatlı gelirse, o zaman felaket olur.
- Bu halim iyi mi yani efendim?
- Elbette. Pişmanlık ve üzülmek, tövbenin bir parçasıdır. Küçük günaha ısrar etmek, büyük günah olur. Büyük günaha ısrar etmek ise, insanı küfre götürür.
Şöyle bitirdi.
- Sizin bu haliniz, büyük nimettir. Buna şükrediniz ki, pişmanlığınız çoğalsın ve İslamiyet’e uymayan işlerden sizi korusun. Nitekim bir âyette mealen; (Şükrederseniz, nimetimi arttırırım!) buyuruldu.
İki şey çok mühim
Bir gün de nasihat istediler bu zattan.
- İki şey çok mühimdir, buyurdu.
- Onlar nedir efendim?
- Okumak ve okutmak.
Sonra izah etti bunları:
- Okumaktan maksat, "İslamiyet’i öğrenmek", okutmaktan maksat da öğrendiğini "Başkalarına öğretmek"tir. Öğretmek, öğrenmekten daha sevaptır.
İhlasın artması için
Bir genç de sordu bir gün bu zata.
- Hocam, ihlasımın artmasını istiyorum, ne yapayım?
Buyurdu ki:
- İslam büyüklerinin, Evliyaların hayatlarını oku öyleyse.
- O zaman ihlasım artar mı?
- Evet evladım. Çünkü onların kalbleri çok nurludur. Hayat hikayeleri okunursa, sevgileri kalbe dolar. Onları sevince de kalb nurlanır, temizlenir. İhlas hasıl olur böylece.
|