Büyük Velilerden Ebu Said-i Ebül Hayr “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir gün sohbetinde;
- Elhamdülillah, Rabbimize nasıl şükretsek azdır, buyurdu. Bütün dünya keşmekeş içinde, karmakarışık. Rabbimiz bize iman nimetini ihsan ettiği gibi, ibadet etmeyi de nasib etti.
Şöyle devam etti:
- İbadetlerin en kıymetlisi namazdır. Çünkü namaz, her gün Allahü teâlâyı hatırlatıyor, kalbimize getiriyor. İşte bu, zikirdir. Allahü teâlâyı hatırlamak, zikretmektir. Namaz, Allahü teâlâyı zikretmeye sebep oluyor.
Ve ilave etti:
- Hem sonra beş vakit namaz, beş defa hatırlatmıyor ki. “Namaza ne kadar var?”, “Bir saat var”, “Yarım saat kaldı”, “On dakika kaldı” gibi konuşmalar, zikirdir işte.
Sordular:
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü bu konuşmalar, Allah’ın emri olan namazla ilgilidir de ondan, buyurdu. Dolayısıyla Allahü teâlâ hatırlanıyor, Allah zikredilmiş oluyor. Onun için ibadetlerin en kıymetlisi namazdır. Çünkü Allahü teâlâyı zikretmeye sebep oluyor.
Şöyle bitirdi:
- Kalbde Allah’ı hatırlamak, kalbin ilacıdır.
Dua etmek, ibadettir
Bir gün de sohbetinde;
- Dua etmek, ibadettir, buyurdu. Kabul olmasa da, sevap hasıl olur. Ancak duanın kabul olması için şartlar vardır.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- Önce helal yemelidir. Haram lokma yiyenin duası kırk gün kabul olmaz. Dua, ihtiyacı gideren, saadete kavuşturan kapının anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helal lokmadır.
- Başka nelere dikkat etmeli efendim?
- Dua ederken, kalb uyanık olmalı, kabul edileceğine inanmalıdır. Söylediğinden haberi olmayan gafilin duası kabul olmaz. Duadan evvel tövbe ve istiğfar etmeli, duanın kabulü için acele etmemelidir.
|