Büyük Velilerden Ebu Said-i Ebül Hayr “rahmetullahi aleyh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim! Amel ve ibadet, niyet ile doğru olur, buyurdu. Her işte önce niyeti düzeltmelidir ki, ancak bundan sonra sevap kazanılır. Emr-i maruf yaparken de iyi niyet etmelidir.
Sordular:
- Nasıl mesela efendim?
- Emr-i maruftan maksat, Allahü teâlânın dinini, Onun kullarına ulaştırmak, insanları küfürden, cahillikten kurtarıp imana, sonsuz saadete kavuşturmaktır. Başka şeylere niyet edip de bu sevaptan mahrum kalmamalıdır.
- İbadet yaparken de niyet mühim mi efendim?
- Elbette. Bütün ibadetlerin kabul olması için de, ihlasla, yani Allah için yapılması ve böyle niyet edilmesi şarttır. Kötü niyetler, ibadeti bozar.
Kur’an-ı kerim, şifadır
Bir gün de;
- Kur’an-ı kerimin her harfinde, her derde yüzbin şifa vardır, buyurdu. Herhangi bir hastalık için Kur’an-ı kerimin herhangi bir yerini yazıp suyunu içmelidir. Ama inanmak şartıyla tabii.
Saadete kavuşmak için
Bir gün bazı gençler bu zata gelerek;
- Efendim, dünyada ve ahirette saadete kavuşmak neye bağlıdır? diye sordular.
Cevabında;
- Dünya ve ahiretin efendisi olan, Muhammed aleyhisselama tâbi olmaya bağlıdır, buyurdu.
- Ona tâbi olmak için ne yapmak lazım efendim?
- Bunun için iman etmek ve İslamiyet’i öğrenmek ve yapmak lazımdır.
- Kalbde doğru imanın bulunmasının alameti nedir efendim?
- Kâfirleri düşman bilip, onlara mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır. Çünkü İslam ile küfür, birbirinin aksidir, zıddıdır. Birinin bulunduğu yerde, diğeri bulunamaz. Bunlardan birisine kıymet vermek, diğerini hakaret ve kötülemek olur.
|