En büyük âlim ve evliyalardan Behaeddin-i Buhari “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kalb, Allahü teâlânın komşusudur, buyurdu. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Bunun için mümin olsun, kâfir olsun, hiçbir insanın kalbini incitmeyiniz!

Sordular:
- Kâfirin de mi kalbi incitilmez efendim?
- Evet kardeşlerim. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en fazla inciten, Küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur.

- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi gücenmez mi?

- Tabii gücenir efendim.
- Öyleyse her şeyin biricik maliki, sahibi olan yüce Efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği kadar kullanılabilir. Bundan fazla kullanan zulmetmiş olur.

İslamiyet’e sıkı sarılın!

Bir gün de sevdiklerine;
- Kardeşlerim, büyüklerin yolundan ayrılmayınız! buyurdu. İslamiyet’e sıkı sarılınız! Bid’at sahipleriyle sohbet etmeyiniz. Onlardan kaçınız!

Hayret ettiler:
- Kaçalım mı efendim?
- Evet. (Bid’at sahipleri, Cehennemde azab çekenlerin köpekleri olacaklardır) hadis-i şerifini unutmayınız! Her an Allahü teâlânın rızasını arayınız. Onun rızasına ve sevgisine kavuşmaya çalışınız!

Ve ekledi:
- Dünyaya gelmekten maksat, bu nimete kavuşmaktır.

- Yani Allah’ın sevgisine kavuşmak mı efendim?
- Evet. Yazıklar olsun ki, bugün insanlar, bu nimet varken başka şeyler arkasında koşuyorlar.