İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyfeddin-i Faruki “kuddise sirruh” hazretleri,
bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, Allahü teâlânın rızasını ve sevgisini kazanmak için küfürden uzaklaşmak gibi, hiçbir amel ve ibadet yoktur, buyurdu.
Ve açıkladı:
- Kâfirlere ve küfre, Allahü teâlânın zatı, kendisi düşmandır. İnsanların tapındıkları bütün mabutlar ve bunlara tapanlar, Allahü teâlânın zatının düşmanlarıdır. Cehennemde sonsuz yanmak, bu alçak işin cezasıdır.
Sordular:
- Ya diğer günahlar efendim?
- Diğer günahlar böyle değildir. Bunlara, Allahü teâlânın düşmanlığı, kendinden değil, sıfatlarındandır.
Ve ilave etti:
- Bunun içindir ki Allahü teâlâ günahkâr müminleri, Cehennemde sonsuz tutmayacak, hatta bunlardan çoğunu isterse hiç Cehenneme sokmadan affedecektir.
İmanın alameti nedir?
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, bir kimsenin kalbinde iman bulunduğuna alamet nedir? diye sordular.
Cevaben;
- Bunun alameti, küfürden kaçınmak, kâfirlikten ve kâfirlere mahsus olan şeylerden mesela beline zünnar bağlamak ve bunun gibi, kâfirlik alameti olan şeyleri kullanmaktan sakınmaktır, buyurdu.
Sordular:
- Küfürden kaçınmak nasıl olur efendim?
- Küfürden kaçınmak demek, Allahü teâlânın düşmanlarını sevmemektir.
Ve daha izah etti:
- Kâfirler, kuvvetli, hakim olup da, zararlarından korkulduğu zaman, kalbi ile sevmemek, korku olmadığı zaman, hem kalb, hem de her vasıta ile karşı koymak lazımdır.
Pişmanlık, tövbedir
Bir gün de;
- Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olan kulunu, istiğfar etmeden önce affeder, buyurdu.
Sordular:
- Tövbe etmeden mi efendim?
- Evet. Pişmanlık tövbedir zaten. Ama diliyle de istiğfar ederse daha iyi olur. |