Büyük İslam âlimlerinden ve İstanbul’da Kadıköy müftüsü iken 1967 yılında vefat eden seyyid Ahmet Mekki Efendi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün gıybetten sordular.
Cevaben;
- Gıybet, bir Müslümanın gizli bir kusurunu, arkasından söylemektir, buyurdu.
Sordular:
- Kötü kimselerin arkasından söylemek de gıybet olur mu efendim?
- Hayır, mesela bid’at sahiplerinin, mezhebsizlerin ve açıkça günah işleyenlerin bu günahlarını söylemek gıybet olmaz.
Ve devam etti:
- Ayrıca zulmedenlerin ve alış verişte aldatanların bu fenalıklarını duyurarak, bunların şerrinden sakınmalarına sebep olmak ve Müslümanlığı yanlış söyleyenlerin ve yazanların bu iftiralarını herkese söylemek lazımdır. Bunları söylemek, gıybet olmaz.
Nemime nedir?
Bir gün de sohbetinde;
- Nemime yapmamalıdır, buyurdu.
Sordular:
- Nemime nedir efendim?
- Nemime, Müslümanlar arasında söz taşımaktır ki, gıybet ve nemime yapanlar için çeşitli azablar yapılacağı bildirilmiştir.
Ve devam etti:
- Yalan söylemek ve iftira etmek de haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık her dinde de haram idi ve cezaları çok ağırdır.
Merhametli olun!
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, Müslümanların ayıplarını örtmek, gizli günahlarını yaymamak ve kusurlarını affetmek çok sevaptır, buyurdu.
Ve ekledi:
- Küçüklere, emir altında bulunanlara, mesela hanıma, çocuklara, talebeye, askere, işçiye ve fakirlere merhamet etmelidir. Kusurlarını yüzlerine vurmamalı, olur olmaz sebeplerle o zavallıları incitmemeli, dövmemeli ve sövmemelidir.
Şöyle bitirdi:
- Hiç kimsenin dinine, malına, canına, şerefine, namusuna saldırmamalı, herkese ve hükümete olan borçlarını vaktinde ödemelidir.
|