Evliyayı kiramdan Seyyid Abdullah-ı Şemdini “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir sohbetinde mezheblerden sordular.
Cevaben;
- İslamiyet’te dört hak mezheb vardır, buyurdu. Bu dört mezheb, itikatça, birbirinden ayrı değildir. Hepsi Ehl-i sünnet fırkasında olup, imanları, inanışları, dinlerinin temeli birdir.
Ve ilave etti:
- Yalnız iş ve ibadet bakımından, bazı ufak şeylerde ayrılmışlardır ki, bu ayrılıkları da rahmet olmuştur.
Anlayamadılar:
- Rahmet mi efendim?
- Evet. Allahü teâlâ ve Sevgili Peygamberi “sallallahü aleyhi ve sellem”, müminlere merhamet ettikleri için, bazı işlerin nasıl yapılacağı, Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık bildirilmedi.
Sordular:
- Açık bildirseydi daha iyi olmaz mıydı efendim?
- Hayır. Açıkça bildirilse idi, öylece yapmak farz ve sünnet olurdu. Farzı yapmayanlar günaha girer, kıymet vermeyenler de kâfir olurdu. Müminlerin hali güç olurdu.
Ve daha izah etti:
- Böyle işleri, açık bildirilmiş bulunanlara benzeterek işlemek lazım olur. Din âlimleri arasında, işlerin nasıl yapılabileceğini, böyle benzeterek anlayabilenlere, (Müctehid) denir.
Yumuşak huylu olun!
Bir gün sevdiği bazı gençler nasihat istediler bu mübarek zattan.
Cevap olarak;
- Yumuşak huylu ve tatlı dilli olun, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Hadis-i şerifte; (İnsan, yumuşaklığı, tatlı dili sebebiyle, gündüzleri oruç tutanların ve geceleri namaz kılanların derecelerine kavuşur) buyuruldu.
|