İslam âlimlerinin en büyüklerinden Seyyid Taha-yı Hakkâri “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde;
- Kardeşlerim, farzları, vacibleri ve sünnetleri yapana ve haramdan, mekruhtan sakınana sevap verilir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Haramları, mekruhları yapana ve farzları, vacibleri yapmayana da günah yazılır. Bir haramdan sakınmanın sevabı, bir farzı yapmanın sevabından kat kat çoktur.
Şöyle devam etti:
- Bir farzın sevabı, bir mekruhtan sakınmanın sevabından, bu da, bir sünnetin sevabından çoktur.
Hayır hasenat yapmayı sordular.
- Mubahlar içinde, Allahü teâlânın sevdiklerine hayrat ve hasenat denir, buyurdu. Bunları yapana da sevap verilir ise de, bu sevap, sünnet sevabından azdır.
Müslümanın beş vazifesi
Bir gün de sohbetinde;
- İslam dinine girmiş olanlara, yani Müslümanlara farz olan, yani muhakkak yapılması gereken beş esas vazife vardır, buyurdu.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- Birincisi, (Kelime-i şehadet) getirmektir ki, mânâsı; (Yerde ve gökte, Allah’tan başka, ibadet edilmeye hakkı olan ve tapılmaya lâyık olan hiçbir şey ve hiçbir kimse yoktur. Hakiki mabud ancak, Allahü teâlâdır) demektir.
Ve kısaca izah etti:
- O, vacib-ül-vücuddür. Her üstünlük Ondadır. Onda hiçbir kusur yoktur. Onun ismi (Allah)dır.
Şöyle devam etti:
- Ve yine, o gül renkli, beyaz kırmızı, parlak, sevimli yüzlü ve kara kaşlı ve kara gözlü, mübarek alnı açık, güzel huylu, gölgesi yere düşmez ve tatlı sözlü, Arabistan’da Mekke’de doğduğu için Arab denilen, Haşimi evladından (Abdullahın oğlu Muhammed aleyhisselam, Allahü teâlânın kulu ve resulüdür, yani Peygamberidir).
|