Büyük âlim ve Velilerden Hakim-i Tirmizi “rahmetullahi aleyh” hazretlerine, bir gün bazı gençler;
- Efendim, imanda azlık çokluk olur mu? diye sordular.
Cevabında;
- İmanda azlık, çokluk olmaz, buyurdu. İmanın kendisi, az veya çok olmaz. Azlık, çokluk, imanın parlaklığında, belli olmasındadır.
Sordular:
- İman nedir efendim?
- İman, Server-i alem olan Muhammed aleyhisselamın, Peygamber olarak bildirdiği şeyleri, akla, tecrübeye ve felsefeye danışmaksızın, tasdik ve itikat etmek, inanmaktır.
Ve ekledi:
- Akla uygun olduğu için tasdik ederse, aklı tasdik etmiş olur. Resulü tasdik etmiş olmaz. Veyahut, Resulü ve aklı birlikte tasdik etmiş olur ki, o zaman Peygambere itimat tam olmaz.
Netice:
- İtimat tam olmayınca, iman olmaz. Çünkü, iman parçalanamaz.
Şöyle bitirdi:
- Akıl, Resulün bildirdiklerini uygun bulursa, bu aklın kâmil, selim olduğu anlaşılır.
Küfür nedir?
Bir gün de bazı gençler;
- İman nedir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- İman, Resul-i Ekrem Efendimizin “aleyhisselam”, Allahü teâlâ tarafından, Peygamber olarak, bütün insanlara getirdiği ve bildirdiği emirlerin hepsine itimat ve itikat etmektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu emirlerin, bilgilerin herhangi birine inanmamak veya şüphe etmek küfürdür.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü, Resule inanmamak veya itimat etmemek, Resule yalancı demek olur. Yalancılık kusurdur. Kusuru olan kimse, Peygamber olamaz.
|