Büyük İslam âlimlerinden Alî Ramiteni “kuddise sirruh” hazretlerinden, bir gün bazı gençler nasihat istediler.

Cevap olarak;
- Bütün bu kâinatı yaratan, Allahü teâlâdır, buyurdu. O, kendini tanıtmak için, insanlara Peygamberler göndermiştir.

Şöyle devam etti:
- Son ve en üstün Peygamberi olan Muhammed aleyhisselamın hayatını, üstünlüklerini, doğru yazılmış kitaplardan okuyan anlayışlı ve insaflı bir kimse, Allahü teâlânın var olduğunu ve Muhammed aleyhisselamın Onun Peygamberi olduğunu hemen anlar ve seve seve Müslüman olur.

Ve tarif etti:
- Allahü teâlânın var ve bir olduğuna ve Muhammed aleyhisselamın Onun Peygamberi ve Peygamberlerinin de en üstünü olduğuna ve bunun her sözünün doğru, faydalı olduğuna inanmaya (Müslüman olmak), böyle inanan kimseye de (Müslüman) denir.

Ve ilave etti:
- Muhammed aleyhisselamın sözlerine (Hadis-i şerif) denir. Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açık olarak bildirilenlerden birine bile inanmayana (Kâfir) denir.

İlim Çin’de de olsa…

Bir gün de bazı gençlere;
- Din cahilleri, İslamiyet’e ilim ile, fen ile, ahlak, sıhhat ve temizlik ile saldıramadıklarından, yalan söyleyerek, namertce hücum ediyorlar, buyurdu.

Ve izah etti:
- İslamiyet’e ilim ile nasıl karşı durulabilir? İslamiyet, ilmin ta kendisidir. Kur’an-ı kerimin birçok yeri, ilmi emretmekte, ilim adamlarını övmektedir.

Ve misal verdi:
- Mesela Zümer suresinde mealen; (Bilen ile bilmeyen hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir) buyuruldu.

Ve devam etti:
- Resulullahın ilmi öven ve teşvik buyuran sözleri o kadar çoktur ve meşhurdur ki, mesela bir hadis-i şerifte; (İlmi, Çin’de de olsa, alınız!) buyuruluyor.

Ve bunu açıkladı:
- Yani dünyanın en uzak yerinde ve kâfirlerde de olsa, gidip ilim öğreniniz! “Bu, gavur icadıdır, istemem!” demeyiniz, buyuruyor.