Kutbüddin-i Bahtiyar Kaki “rahmetullahi aleyh”, Evliyanın büyüklerindendir.
Bir gün, o yerin sultanı ile kol kola, sevgi ve muhabbetle dolaşıyorlardı.
Devlet erkanı da az geriden takib ediyordu onları.
Derken önlerine ağlayıp feryad eden bir kadın çıktı birden.
Ve sultana yaklaşıp;
- Ey efendim! Lütfen bizi nikâh edin. Çok zor durumdayım, diye dert yandı.
Hükümdar sordu şaşkınlıkla:
- Kiminle nikâhlanmak istiyorsun?
Kadın, Kutbüddin-i Bahtiyar hazretlerini göstererek;
- İşte şu kimse ile, dedi.
Sultan sordu yine:
- Niçin onunla nikâhlanmak istiyorsun?
- Çünkü ben gayri meşru olarak hamile kaldım ondan.
Bu sözler karşısında, hem Kutbüddin-i Bahtiyar hazretleri, hem de sultan ve adamları hayretten dona kaldılar.
Evet, inanmadılarsa da, temizlemek lazımdı bu iftirayı.
Kutbüddin hazretleri “rahmetullahi aleyh”, hocasının memleketi olan Ecmir’e doğru dönüp, kalben imdad istedi hocasından.
Hocası, Muinüddin-i Çeşti hazretleriydi ki, Ecmir’de bulunuyordu o esnada.
Hızla geldi oraya
Ecmir ile o yer arasında ikiyüzellisekiz kilometre mesafe vardı.
Herkes hayret içinde neticeyi beklerken, Muinüddin-i Çeşti hazretleri göründü ilerden.
Hızlı adımlarla onlara yaklaşıyordu.
Herkes onu görünce, daha da şaşırıp, tazim ve hürmetle onu karşıladılar.
Büyük Veli, iftiracı kadına doğru dönüp;
- Ey bu kadının karnındaki çocuk! Şu ahlaksız kadının iddiası doğru mu? Değilse sen söyle, nedir bu işin esası? diye sordu.
O anda kadının karnından şu sesi duydular.
- Benim annem olacak bu şerefsiz kadının sözleri iftiradır, inanmayın sakın.
Kutbüddin Bahtiyar’ı bazı çekemeyenler, onu, halkın gözünden düşürmek için bu kadını alet ettiler ve ona yaptırdılar bu alçak planlarını.
Hakikat anlaşılmıştı.
Kadın, utancından kıpkırmızı oldu.
“Âh, yer yarılsa da…” diyordu içinden.
|