Bediüddin-i Seharenpuri “rahmetullahi aleyh”, Hindistan’da yaşıyan büyük bir Evliyadır.
Hâl ehli olup, kerametleri vardır.
Gençliğinde İmam-ı Rabbani hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” sohbetlerine gelir, ama pek uymazdı dinin emirlerine.
Mesela namaz kılmaz, haram işlerdi.
İmam-ı Rabbani hazretlerini çok sever, sohbetlerine katılır, ama sohbetten çıkınca mahalleden âşık olduğu bir kıza giderdi hemen.
Bir gün yine sohbete gelmişti.
İmam-ı Rabbani hazretleri “rahmetullahi aleyh” ona şefkatle bakıp;
- Evladım, niçin namaz kılmıyorsun? Ve niçin günahlardan sakınmıyorsun? buyurdu.
Bediüddin cevaben;
- Ben böyle sözleri çok dinledim. Bana öğüt nasihat pek tesir etmiyor, dedi. Bana hususi bir teveccüh buyurursanız, belki o zaman düzelebilirim.
Büyük Veli;
- Öyleyse yarın bu niyetle gel, buyurdu.
- Peki, deyip ayrıldı.
Ne sözleşmiştik?
Ertesi sabah tam sohbete gidecekti ki, sevdiği kız misafirliğe geldi onlara.
O gelince iş değişti.
Ve o kızdan ayrılıp gidemedi İmam-ı Rabbani hazretlerine.
Üç gün sona, utanarak gitti.
Büyük imam;
- Niçin gelmedin Bediüddin? buyurdu. Üç gün önce ne sözleşmiştik?
Bediüddin boynunu büktü.
Hazret-i İmam;
- Ama madem geldin, abdest al, iki rekat namaz kıl, sonra bana gel, buyurdu.
Buyurdukları gibi yapıp, geldi Hazret-i İmamın huzuruna.
Niyeti halisti bu sefer.
Onu hususi odasına alıp bir teveccüh etti kendisine.
O anda işi bitti.
Bu manevi tesirle, bayılıp düştü.
Kaldırıp, evine götürdüler.
Yirmidört saat kendinden geçmiş halde kaldı öylece.
Kendine geldiğinde, yokladı kalbini.
O kızın sevgisi tamamen silinmişti kalbinden.
Yerine Allah sevgisi dolmuştu.
|