Muhammed Baki Billah hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” zamanında bir genç de vardı ki, tek arzusu Evliyalık yolunda yükselmekti.
Her çareye başvurdu bunun için.
Çok büyük zatlar gördü.
Ama bir türlü kalb gözü açılmıyordu gencin.
Bir gece yarısı kalkıp;
- Yâ Rabbi, beni, sevdiğin bir dostuna kavuştur, diye yalvardı Rabbine.
Duası kabul oldu.
Ve ertesi gün kavuştu muradına.
Şöyle ki, daha o gün işitti Baki Billah ismini.
Henüz kendisini görmeden sevgisi yer etti kalbinde.
Ertesi gün, yolda giderken gördü yine bu büyük Veli’yi.
Peşinden koştu.
Ve atının dizginine yapışıp, büyük bir iştiyakla;
- Efendim, bana bir himmet edin de kalb gözüm açılsın, diye yalvardı.
Baki Billah hazretleri, atından inip kucakladı genci.
Sonra şefkatle bakıp,
- Yâ Rabbi, bunu muradına kavuştur, diye dua etti.
Anında kabul oldu duası.
O Allah adamının bir nazarı ve bir duasıyla açıldı kalb gözleri.
Cehenneme girmemek için
Bu zat bir gün öğle namazını kılmış, camiden çıkıyordu ki, bir delikanlı yanaştı yanına ve;
- Efendim, Cehennemden kurtulmak için ne tavsiye edersiniz? diye sordu.
Büyük Veli cevaben;
- İmanını ehl-i sünnete göre düzelt ve İslamiyet’e iyi sarıl, buyurdu.
- O zaman kurtulur muyum Cehennemden?
- Elbette. Ehl-i sünnet itikadında olan ve İslam’a uyan bir Müslüman, Cehenneme girmez.
Sonra sordu o gence:
- Sen bir anne gördün mü ki, yavrusunu ateşe atsın?
- Olur mu hocam. Hangi anne yavrusunu ateşe atar.
Buyurdu ki:
- İşte Allahü teâlânın kullarına merhameti, bir annenin yavrusuna olan merhametinden çok daha fazladır.
|