İbrahim Havvas hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir talebesi ile yolculuğa çıktı bir gün.
Yedi gün, yedi gece hiçbir şey yemeden yürüdüler.
Ancak talebe, açlıktan yürüyemez hale gelmişti.
Hocası onu böyle görüp;
- Evladım, ne oldu sana böyle? diye sordu. Aç mısın, susuz musun?
Talebe;
- Hem susuzum, hem açım, dedi. Bir şey yiyip içmezsem yürüyemeyeceğim.
Ona sevgiyle bakıp;
- Öyleyse git şu akan sudan iç, buyurdu. Bundan sonra hiç susamazsın.
Genç bakınca bir nehir gördü önünde.
Halbuki az önce yoktu.
Eğilip, kana kana içti avcuyla.
Serin ve tatlı idi.
Hiç böyle lezzetli su görmemişti ömründe.
Sonra bir abdest aldı o sudan.
Ve geri geldi.
Dönüp de ardına baktığında göremedi o suyu bir daha.
Kaybolmuştu gözden.
Üç şeye dikkat et!
Bu zat, bir gün nasihat isteyen bir gence;
- Evladım, üç şeye dikkat et, buyurdu.
Delikanlı merak etti:
- Onlar nedir efendim?
- Birincisi, paraya, mala mülke gönül bağlama! İkincisi, bu dünyada öyle hayat sür ki, senin yüzünden kimse Cehenneme girmesin.
Ve açıkladı:
- Yani kimseye kötü örnek olma. Hiç kimse sana bakıp da İslamiyet’ten soğumasın.
- Ya üçüncüsü efendim?
- Üçüncüsü de, yanına üzüntüyle gelen, neşeyle çıksın yanından. Kederli insanları ferahlandır.
- Bu da mühim mi dinimizde?
- Elbette. Sen insanları sevindirirsen, Allahü teâlâ da seni sevindirir evladım.
|