Süfyan-ı Sevri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Evliyanın büyüklerindendir.
Herkese karşı çok şefkatliydi.
Hatta hayvanlara bile.
Bir gün çarşıya çıkmıştı.
Kafeste bir kuş görüp, acıdı hayvana.
Kafes kuşlarından değildi.
Onu satın alıp serbest bıraktı.
O kuş, her gece, bu zatın penceresine gelip konar, namaz kılarken Onu seyrederdi.
Niçin çok ibadet yapıyorsun?
Bir gün de arkadaşları gelip;
- Ey Süfyan! Niçin bu kadar çok ibadet yapıyorsun? diye sordular.
Onlara şunu anlattı:
Müminler Cennete girdiğinde, çok parlak bir nur görürler ki, Cennetin her yerini kaplamıştır.
Cemal-i ilahinin nuru zannedip, ona tazim olarak secdeye kapanırlar.
Ancak zannettikleri gibi değildir.
Melekler onlara;
- Başınızı kaldırın! Bu nur, Hak teâlâya ait bir nur değildir, derler.
- Ya nedir? deyince;
- Bir huri, sahibinin yüzüne güldüğü vakit hasıl olan bir nurdur, derler.
Resulullahı seviyor musun?
Bu zat, nasihat isteyen bir gence sordu:
- Resulullah efendimizi “aleyhisselam” seviyor musun oğlum?
- Tabii efendim, seviyorum.
- Peki Onun sünnetine, yani İslamiyet’e uyuyor musun?
- Tam uyamıyorum efendim.
Buyurdu ki:
- Resulullahın “aleyhisselam” yoluna, Onun getirdiği İslam dinine uymayanın, Onu seviyorum sözü doğru olmaz evladım.
Delikanlı şaşırdı:
- Uymadan sevilmez mi yani efendim?
- Hayır. Sevgi, itaat ister. İtaat etmeyen, sevmiş olmaz.
|