Salih bin Beşir hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Kur’an-ı kerimi hüzünle okur, azap âyetlerine gelince, korkar, sesi titrerdi.
Bir gün, yine Kur’an-ı kerim okuyordu ki, benzi sarardı birden.
Evdekiler;
- Niçin korktunuz efendim? dediler.
- Okuduğum bir âyet-i kerimeden, buyurdu.
- O hangi âyettir ki efendim?
- Bu âyette mealen; (Onlar, Cehennem ateşine girince, çok büyük bir pişmanlığın içine düşerler. Ve o zaman Eyvah bize, vah bize! Keşke biz de ibadet etseydik Rabbimize derler) buyuruluyor.
Peşinden bir âh edip, yere düştü.
Nabzına baktılar, durmuştu.
Evet, bu korkuyla ölmüştü mübarek zat.
Rabbim beni seviyor mu?
Her gece, uzun uzun ibadet yapar, sonunda, göz yaşlarıyla uzun müddet ağlardı.
Bir gün biri gelip;
- Efendim, Rabbim bana değer veriyor mu? diye merak ediyorum, dedi.
Cevaben;
- Bunu merak ediyorsan, amellerine bak, buyurdu. Sen Rabbinin emirlerine değer veriyorsan, bil ki Rabbin de sana değer veriyordur.
Ahiret azığı
Biri de nasihat istedi bu zattan.
O kimseye;
- Kardeşim, sen ahirette Rabbinden iyilik ve ihsan bekliyorsan, dünyada iken herkese iyilik ve ihsan yap, buyurdu. Ve sen Rabbinden nasıl bir muamele bekliyorsan, sen de Onun mahluklarına öyle muamele eyle.
Şöyle devam etti:
- Ahiret yolculuğu çok uzundur, şimdiden azık ve yolluk hazırlayın o yolculuğa.
Sordular:
- Nasıl bir azık?
Buyurdu ki:
- O yolda, en kıymetli azık takvadır. Yani Allah’tan korkup, günahlardan kaçınmaktır.
|