Gönül Sultanları.com >  1001 Güzel Menkîbe > İstişare eden mahrum kalmaz > Tâc-ül arifin
Tâc-ül arifin
Bir gün, Seyyid Ebül Vefa hazretleri “rahmetullahi aleyh” ile hocası Şenbeki hazretleri “rahmetullahi aleyh”, üç gün üç gece sohbet ettiler bir yerde.

Dördüncü gün, hocası;
- Ya Ebül Vefa! Velilerin “rahmetullahi aleyhim” ruhları, her sene bir defa, falan yerdeki sahrada hazır olur. Peygamber efendimiz de “aleyhisselam” o mecliste bulunur, buyurdu.

Ve sordu:
- O gecenin feyzinden istifade etmek için biz de o mecliste bulunalım mı?

Ebül Vefa hazretleri;
- İyi olur efendim, dedi.

Ve birlikte yola çıkıp bir gece vakti oraya vardılar.
Gördüler ki, bir nice ehl-i hikmet toplanmış, Allahü teâlâya ibadet ediyorlar.
Onlar da başladılar ibadete.

Nurdan bir Tâc indi

Sabaha yakın gökyüzü cihetinden, gök gürlemesi gibi bir ses duydular.
Sonra da nurdan bir tâc göründü havada.

Öyle parlaktı ki, onun ışığında bütün kâinat aydınlanmıştı.
Bu parlak tâc, yavaş yavaş alçalıp, iyice yaklaştı cemaate.

Belli ki, birinin başına konacaktı.
Herkes merak içinde onu takib ederken, o tâc, nurlar içinde yere kadar inerek, Seyyid Ebül Vefa hazretlerinin başına kondu nihayet.

Hocası, çok sevindi buna.
Ebül Vefa hazretlerine dönüp;
- Yâ Tâcül arifin, sana müjdeler olsun, buyurdu.

O günden itibaren bir lakab daha aldı.
Tâcül arifin.

İlk yapacağımız şey

Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, ilk yapacağımız şey nedir? diye sordular bu zata.

Cevabında;
- Öncelikle İslamiyet’i öğrenin, buyurdu. Buna göre amel edin ve başkalarına da öğretin. Fakat bu işte biraz acele edin.

- Neden efendim?
- Ölüm ani gelir çünkü.

- Aman hocam, biz henüz genciz.
- Öyle demeyin. Genç iken ölenlerin sayısı, yaşlı ölenlerden daha fazladır. Bunu aklınızdan çıkarmayın.

www.gonulsultanlari.com