İmam-ı azam hazretleri “rahmetullahi aleyh”, ellibeş defa Hac yapmıştı.
Sonunda Kâbe’den içeri girerek iki rekat namaz kıldı.
O namazda Kur’an-ı kerimi baştan sona okudu.
Sonra da, ağlayarak;
- Yâ ilahi! Sana lâyık bir ibadet yapamadım. Ama seni hiç kimsenin anlayamıyacağı hakikatini iyi anladım. Hizmetimdeki kusurumu bu anlayışıma bağışla, diye yalvardı.
O anda gaibden;
- Ey Ebu Hanife! Sen beni iyi tanıdın ve bana hakkıyle ibadet yaptın. Hem seni, hem de senin mezhebinde bulunup, kıyamete kadar senin yolunda olan kimseleri, af ve mağfiret ettim. Kalbin müsterih olsun, üzülme! diye bir nida işitildi.
Niçin yolunu değiştirdin?
İmam-ı azam Ebu Hanife hazretleri “rahmetullahi aleyh”, maişet sebebiyle ticaret yapıyordu.
Kumaş alıp satıyordu dükkanında.
Çok zengindi.
Bir gün evden çıkmış dükkanına gidiyordu ki, karşıdan gelen bir kimse Onu görünce durdu.
Mahcup vaziyette yüzünü çevirdi öbür tarafa.
Hatta yolunu değiştirdi.
Hazret-i İmam bunu fark edince o kimseyi yanına çağırıp sordu:
- Niçin yolunu değiştirdin?
- Size borcum var da.
- Hayır, senin borcun yok.
- Var efendim, hem de onbin akçe. Ödeyemediğim için mahcubum size karşı.
Elini omzuna attı adamın:
- Ben o borcu silmiştim. Düşünme onu artık. Hakkını da helal eyle.
Adam şaşırdı:
- Ben mi efendim, neden?
- Beni görünce üzüldün, sıkıldın, mahcup oldun. Onun için hakkını helal et.
- Helal olsun efendim.
|