Hace hazretlerinin, sadık bir talebesi,
Vardı ki, bu veliye pek çok idi sevgisi.
O der ki: Ben hocamı, henüz tanımıyordum.
Bir sandığın içinde, yüz altın saklıyordum.
Biraz zaman geçince, düÅŸündüm ki nihayet:
Yapayım bunlar ile alışveriş, ticaret.
Hazır elbise alıp, yollandım Buhara’ya.
Ve baÅŸladım onları, köy köy gezip satmaya.
O köylerin birinde bulunduÄŸum bir saat,
İşittim ki, o köye gelmiÅŸ bir evliya zat.
Mallarımı, bir yere bırakarak emanet,
O büyük evliyayı, gidip ettim ziyaret.
Ellerini öperek, bir kenara oturdum.
O zatın huzurunda, eriyor gibi oldum.
Bir an, bakışlarını çevirip bu fakire,
Sonra sual etti ki: (Niçin geldin bu yere?)
Arz ettim ki: (Efendim, ticaret yapıyorum.
Hazır elbise alıp, köylerde satıyorum.)
Buyurdu ki: (Çok iyi, yap ama ticareti,
Hiç girmesin kalbine, para pul muhabbeti.
Çalışıp kazanmayı, emreder dinimiz de.
Lakin hiç olmamalı sevgisi kalbimizde.
Gaye, İslamiyet’in her emrini yapmaktır.
Ve dünya sevgisini, kalbden silip atmaktır.)
Onun bu bereketli söz ve nazarlariyle,
Kalbimden mal sevgisi, boşaldı tamamiyle.
Daha ilk sohbetinde, düzeldi kötü halim.
Dünya muhabbetinden kurtuldu hem de kalbim.
Yine aynı sohbette, buyurdu ki: (Ey oğlum!
Ben, Kâbe’nin yanında, bir gün oturuyordum.
Bir kimseyi gördüm ki, ak sakallı, ihtiyar.
Kâbe’nin örtüsüne sarılmış, daim aÄŸlar.
(Ya Rabbi! ya ilahi!) diye yalvarıyordu.
Gözlerinden akan yaÅŸ, yeri ıslatıyordu.
Lakin o ihtiyarın, kalbine ettim nazar.
Gördüm ki, dünya ile olur hep alakadar.
AÄŸlıyor idiyse de, Kâbe’de gözyaşıyle,
Lakin hep meÅŸgul idi, kalbi dünya iÅŸiyle.
Hac'dan sonra, Mina’ya avdet ettik nihayet.
Çarşıda bir genç gördüm, yapıyordu ticaret.
Yüzbin altın deÄŸerde, mal alıp veriyordu.
Kalbine nazar ettim, her an zikrediyordu.
Dünyaya düÅŸmüÅŸ gibi görünürdü o, fakat,
Kâbe'deki adamdan üstün idi kat be kat.
Çünkü bu, vermiÅŸse de ticarete kendini,
Sokmamıştı kalbine, dünya muhabbetini.
Yapsa da büyük çapta ticaret, alış veriÅŸ,
Lakin hiç yapmıyordu İslam’a mugayir iÅŸ.
Çok dikkat ederdi ki, olmasın günah, hata.
Kalbi, bu korku ile titriyordu adeta.
|