Evliyanın büyüklerinden Seyyid Emir Külal “kuddise sirruh” hazretlerine, bir gün bazı sevdikleri gelerek sordular:
- Efendim, Peygamberlerin ve Velilerin, dert, bela ve sıkıntı içinde yaÅŸadığını kitaplarda okuyoruz. Hatta; (Belalar, mihnetler, en çok Peygamberlere, sonra Evliyaya, sonra bunlara benzeyenlere gelir) buyuruldu. Cenâb-ı Hak, dostlarına, neden dert, bela veriyor? DüÅŸmanları rahat ve nimetler içinde, dostları mihnetler, belalar içinde nasıl olur?
Cevaben;
- Dünya, zevk için, lezzet için yaratılmadı, buyurdu. Ahiret bunun için yaratılmıştır. Dünya ile ahiret, birbirinin tersidir. Birini sevindirmek, ötekinin gücenmesine sebep olur.
Åžöyle devam etti:
- Birinde zevk aramak, ötekinde elem çekmeye sebep olur. O halde, dünyada nimetleri, lezzetleri çok olanlar, bunlara lazım olan ÅŸükrü yapmazlarsa, ahirette çok korkacak, çok acı çekeceklerdir.
Sordular:
- Ya dünyada acı çekenler efendim?
- Dünyada tehlikelerden sakındığı halde çok acı çeken mümin, ahirette çok lezzete kavuÅŸacaktır. Dünyanın ömrü, ahiretin uzunluÄŸu yanında, deniz yanında bir damla kadar bile deÄŸildir. Daha doÄŸrusu, sonu olan, sonsuz ile ölçülebilir mi?
Åžöyle bitirdi:
- Allahü teâlâ dostlarına merhamet ederek, ahirette sonsuz nimetlere kavuÅŸmaları için, dünyada birkaç gün sıkıntı çektiriyor. DüÅŸmanlarına ise istidrac yaparak, dünyada biraz lezzet verip, ahirette çok elemlere sürüklüyor.
Çalışanı Allah sever
Bir gün de bazı gençler;
- Efendim, mal sahibi olmak için çalışalım mı? diye sordular.
Cevabında;
- Mal, müminin yardımcısıdır, buyurdu. Çalışınız, helal kazanınız!
Åžöyle devam etti:
- Öyle bir zamanda bulunuyorsunuz ki, muhtac olursanız, dininizi verip alırsınız. Dini verip de yememek için, alın teri ile yemelidir.
Ve ekledi:
- Hadis-i ÅŸerifte; (Helale, harama dikkat ederek çalışıp kazanan kimseyi, Allahü teâlâ çok sever) buyuruldu.
|