Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” talebesinden biri hastalanmıştı bir gün.
Çocuğun babası bu zata gelip şifa için dua istedi.
Ama dua etmedi mübarek zat.
Adamcağız üzüldü.
Niçin dua etmiyor? diye düşünürken;
- Oğluna, Allah rahmet eylesin, buyurdu mübarek zat.
Anlamıştı niçin dua etmediğini.
Üzüntüyle geri döndü.
Eve vardığında oğlu vefat etmişti.
Ne diyorsam, onu yap!
Abdullah-ı Dehlevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” bir talebesinin amcasını, zamanın hükümdarı, hiç suçu yokken yakalatıp hapsetmişti apar topar.
Talebe de Abdullah-ı Dehlevi hazretlerine gelip anlattı meseleyi.
Ve yardım istedi kendisinden.
Büyük Veli, o talebeye;
- Madem öyle, git amcanı hapisten çıkar, buyurdu.
Talebe şaşırdı:
- Nasıl çıkarayım hocam? Hapishanenin içi dışı çok sayıda asker ve bekçilerle sarılmış vaziyette.
- Olsun evladım. Ne diyorsam onu yap. Biriyle hapishaneye git ve çıkar amcanı oradan.
- Baş üstüne efendim, dedi.
Ve yanına birini alıp gitti hapishaneye.
Elini kolunu sallayarak girdi içeri.
Amcasını alıp çıkardı dışarı.
O kadar bekçi, asker ve o kadar muhafız, girip çıktıklarından haberdar olmadılar.
Namazını kıl!
Gencin biri nasihat istemişti bu Veli’den.
Cevaben;
- Oğlum! Allahü teâlânın beğendiği şeyleri yapmaya bak. Yasak ettiklerinden sakın.
Ve ekledi:
- Emirlerin en mühimi, beş vakit namazdır ki, kılmamak çok büyük günahtır.
|