Muhammed Bekri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir sohbetinde;
Kardeşlerim, Peygamber efendimize “aleyhisselam” tâbi olmayan bir kimse, felaketten kurtulamaz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Öyleyse şu bir kaç günlük dünya hayatını, Rabbimizin razı olduğu şeyleri yapmakla geçirelim.
Ve sordu onlara:
- Hak teâlâ, hepimizin yaptığı, iyi kötü her işi görüyor, öyle değil mi?
- Elbette görüyor efendim, dediler.
- Peki, bir insan bir günah işleyeceği zaman, bir başkasının göreceğini anlasa, o işi yapabilir mi?
- Yapamaz tabii efendim. Utanır ondan.
Buyurdu ki:
- Bu nasıl Müslümanlıktır ki, bir kuldan utanır da, Allah’tan utanmaz.
Halis kul nasıldır?
Bir gün de, sevdiklerine;
- Halis kul, devamlı korkudadır, buyurdu. Mahşer günü verecek hesabını düşünür. Cehennem azabını hatırladıkça titrer. İşlediği günahlar sebebiyle, kendisini ayıplar. Nefsi ile uğraşır.
Şöyle bitirdi:
- O, öyle biridir ki, elinden ve dilinden hiç kimse zarar görmez.
Düşmanın nefsindir
Bir gün de biri dua istedi bu zattan.
Elerini açıp;
- Hak teâlâ, seni senden korusun! buyurdu.
Adam şaşırdı:
- Bu nasıl dua efendim?
- Bak evladım, en azılı düşmanın nefsindir senin. Dünyada, ondan ahmak bir varlık yoktur. Gayesi, seni günaha sokup Cehenneme atmaktır. Şimdi anladın mı?
- Çok iyi anladım hocam.
|