Kureşi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Evliyayı kiramdandır.
Zarif ve güzeldi.
Ama cüzzam hastalığına yakalandı bir ara.
Evli bir talebesi vardı bu zatın.
Evden çıkarken sordu hanımına:
- Hanım, bir isteğin var mı?
- Benim yok, istersen kıza da sor.
Çok güzel ve takva sahibi bir kızları vardı.
Seslendi kızına:
- Kızım, bir şey istiyor musun benden?
- İstiyorum babacığım, dedi. Ama bilmem yapabilir misin?
Oldukça zengindi adam.
- Ne demek kızım, sen iste yeter ki. Bin altın bile olsa, yaparım inşallah
Söylesene kızım
Kız sevindi.
Ama nasıl söyleyecekti.
- Şeeyy babacığım.
- Söylesene kızım. Nedir istediğin?
- Babacığım, beni Kureşi hazretleriyle evlendirir misin?
Adam bunu duyunca hemen Peki diyemedi.
Zira, cüzzamlı idi bu mübarek zat.
Ama söz vermişti bir kere.
- Peki kızım! dedi. Nasıl istersen.
Ve doğruca gidip, kızının isteğini söyledi bu Veli zata.
O da kabul edince nikâhları kıyılıp düğün günü geldi.
Mübarek zat, o gün bir banyo aldı.
Vücudunda, cüzzamdan, eser kalmadı.
Güzel ve yakışıklı bir genç olmuştu.
Kız tanımadı Onu
Bu haliyle gelip girdi gelinin odasına.
Fakat kız tanımadı Onu.
Yabancı biri sanıp örtündü aceleyle.
Mübarek zat gülümseyip;
- Dur örtünme! buyurdu. Ben senin zevcin Kureşi’yim!
Kız şaşkındı.
- Ama nasıl olur, siz…hayır olamaz.
Mübarek zat izah etti:
- Sen, cüzzamlı olduğumu bildiğin halde, sırf Allah rızası için benimle evlendin. Bu halis niyetinin mükafatı olarak, senin yanında hep böyle olacağım. Başkaları yanında ise yine cüzzamlı.
Ve tembih etti:
- Ama gizle bu sırrı. Kimseye söyleme!
|