Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir Cuma günü, namazı kıldırıp, cemaatin arasında oturmuştu bir miktar.
Ancak elbisesinde birkaç yama vardı.
Cemaatten biri bunu fark edip;
- Ya emirel müminin! Niçin yamalı elbise giyersiniz? dedi. Halbuki yenisini almaya gücünüz yeter. Yeni elbise giyseniz daha iyi olmaz mı?
Cevabında;
- Evet, ama fakirlikte iktisat yapmak iyi ise de, varlık içinde iktisat yapmak daha iyidir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bunun gibi suçluyu affetmek, faziletli bir iştir. Ama gücü varken affetmek, daha kıymetlidir.
Bana nasihat eyle!
Bir gün de Hasan-ı Basri hazretlerine mektup yazarak;
- Bana bir nasihat eyle, diye ricada bulundu.
O büyük zat cevabında;
- Ey Halife! Bilesin ki, bu dünya bir konaktır, diye yazdı. En büyük akıllılık ise ona aldanmamaktır. Zira onun üstünde yaşayanlar ölür ve yaptıklarından hesaba çekilirler.
Şöyle devam etti:
- Kim dünyayı üstün tutarsa, zilletle yaşar. İşleri çetin ve zor olur. Dünya zehir gibidir, bilmeyenler onu yer. O da, onları helak eder.
Hiç mi ibret almıyorlar?
Ayrıca;
- Diriler, ölülerden hiç mi ibret almıyor ki, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılıyorlar. Her gün ayrı üzüntü, her gün ayrı bir keder. Rahata kavuşacağım derken ölüp giderler.
Mektubuna devamla;
- Çünkü dünyada rahatlık olmaz. Rahatlık, ahirette olacaktır. İnsan düşünmez mi ki, bir gün ölecek ve Mizanda, ince ince hesabı görülecek.
Şöyle bitirdi:
- Aklı olan, bu dünyada gafletle yaşamaz. Dinini öğrenmek ve Rabbine ibadetle geçirir her vaktini.
|