Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, İslam’a girmiş ne kadar bid’at varsa, hepsini kaldırdı ortadan.
Unutulmuş sünnetleri ortaya çıkardı.
Sahabe arasında olan savaşlar için, halkın konuşmasını yasakladı.
- Niçin? diye soranlara;
- Çünkü o savaşlar, içtihatla olmuştu, buyurdu. Düşmanlık ve inatla değildi.
Onlara derdi ki:
- Nasıl ki Hak teâlâ bizim ellerimizi o kanlara bulaştırmadıysa, biz de konuşmayarak dilimizi bulaştırmayalım.
Sözlerine devamla;
- Konuştuğu her sözden, hesap vereceğini bilen kişi, az konuşur, dilini tutar. Zira Peygamber efendimiz “aleyhisselam”; “Susan kurtuldu” buyuruyorlar.
O kadar ağladı ki…
Ömer bin Abdülaziz hazretleri “rahmetullahi aleyh”, bir gün birkaç arkadaşıyla kabristana uğramıştı.
Kabir ziyareti yapıp başladı ağlamaya.
Öyle ki, gözyaşları toprağı ıslattı.
Sonra onlara dönerek;
- Gördüğünüz şu kabirler, ceddim Emevilere aittir. Sanki hiç dünyaya gelmemiş, hiç yaşamamış ve hiç dünya lezzetlerini tatmamışlar, buyurdu.
Ve ekledi:
- Şimdi toprak altında çürümekte, dökülen etlerini, böcekler yemektedir.
Buna yürek dayanır mı?
Derin bir nefes aldı:
- Kardeşlerim, dün gece ölüleri düşündüm. En sevdiğiniz bir dostunuz vefat etse, üç gün sonraki halini mezarında bir görseniz, o manzaradan nefret eder, hatta tahammül edemeyip geri dönerdiniz.
Ve ilave etti:
- Zira görürdünüz ki, kurtlar, böcekler kemiriyor vücudunu. Buna yürek dayanır mı?
Bunu söylerken sendeledi.
Ve dehşetten bayılıp yere yığıldı.
|