Bir gün, Bayezid-i Bistami hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” mübarek kalbine;
“Ey Bayezid, hazinemiz, kulların yaptığı ibadet ve taatlerle dolu. Sen bize öyle şeylerle gel ki, onlardan bizde hiç bulunmasın!” diye bir ilham geldi.
Hemen toparlanıp;
“Yâ ilahi! Senin hazinende olmayan şey nedir ki? diye arzetti.
Cevabında;
“O şeyler, zavallılık, acizlik, muhtaçlık, zillet ve çaresizliktir!” diye ilham olundu.
Rızana nasıl varayım?
Bayezid-i Bistami hazretleri anlatıyor:
Bir defa, ruhumu semalara yükselttiler.
Cenneti, Cehennemi, Arş’ı, Kürsi’yi ve nice şeyleri gösterdilerse de hiçbirine bakmadım.
Sırf Rabbimi düşündüm.
Ruhumu, daha da yükseltip, Sidret-ül müntehaya ilettiler.
O zaman;
- Yâ ilahi! Rızana varmak için ne yapayım? diye sordum.
Cevaben;
- Rızamı almak istiyorsan, Habibime tam tâbi ol. Onun ayak tozunu, gözlerine sürme yap. Onun sünnetine sarıl. Ona ne kadar uyarsan, bana o kadar yakın olursun! diye bildirildi.
Veliler arasında bu menkıbeye, Bayezid'in miracı denilir.
Ne ile yükseldiniz?
Bir gün de sevdiklerinden biri;
- Bu yüksek dereceye ne ile yükseldiniz efendim? diye sordu.
Cevaben;
- Her yerde ve her zaman, Rabbimin beni gördüğünü düşündüm. O, her hâlimi görüyor diye düşününce, Ondan hayâ ettim.
Şöyle devam etti:
- Mesela bir günahı işleyecek olsam, O görüyor diyerek, utanır ve onu yapmaktan vazgeçerdim. İbadet yaparken de, O görüyor der ve en güzel şekilde, özenerek yapardım.
|