Şah Şüca-i Kirmani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, Kirman padişahının oğlu idi.
Gençliğinde saz çalar, şarkı söylerdi.
Yine bir yerde saz çalıyordu ki, Evliyadan biri gördü onu.
Ancak kalb gözüyle bakmış, yaratılışındaki temizliğini görmüştü.
Ona sevgiyle bakıp;
- Ey genç, şimdi saz çalıyorsun. Ama istersen tövbe et, Rabbine dön, memnun kalırsın, buyurdu.
Bu söz, tesir etti gence.
Zira ihlasla söylenmişti.
Kalbine hidayet nurları dolmaya başladı.
- Baş üstüne efendim! Deyip kırdı elindeki sazı.
E, büyüklerimiz; “Evliyanın sözünde rabbani tesir vardır” buyurmuşlardır.
Kırk gün kırk gece ağladı
Oradan doğruca evine gitti.
Gusül abdesti alıp, tövbe etti günahlarına.
Ve kırk gün, hiç çıkmadı dışarıya.
Gece gündüz günahları için ağlıyordu.
Uykusu kaçsın diye, tuz sürerdi gözlerine.
Kırk gün, hep ağlamakla geçti.
Zira gönülden pişmandı günahlarına.
Kırk gün, gece gündüz ağlayıp sızladı.
Nihayet çıktı bir gün.
Fakat bir Evliya olarak.
Babası da, mübarek bir zattı.
Nefsini ıslah için, kırk sene çalışmıştı.
Bu oğlu için;
- Benim, kırk senede kavuştuğum şeye, bu çocuk kırk gecede kavuştu, derdi.
Sonsuz şükredelim
Bu zat, bir gün de talebelerine;
- Herkes bir şükrediyorsa, biz sonsuz şükretmeliyiz, buyurdu.
- Neden efendim? dediler.
- Çünkü biz Ehl-i sünnet âlimlerini tanıyıp onları sevdik. Onların kitaplarını okuyarak hakkı batıldan ayırır olduk.
Ve ilave etti:
- Yetmez mi? Dünyada bundan büyük bir nimet yoktur ve olamaz.
|