Abdülvehhab-ı Şarani hazretleri “rahmetullahi aleyh” zamanında bir kimse anlatıyor:
Bir yıl, birkaç arkadaşla birlikte hac yoluna çıktık.
Lakin benim hayvanım zayıf ve çelimsizdi.
Bir müddet yol gidince yorulup yatıverdi.
Ne kadar uğraştımsa da kaldıramadım.
Onlar devam ettiler.
Çaresizlik içinde, bir saat böyle geçti.
Ne yapacağımı şaşırmış haldeydim ki, o anda nurlu bir zat peydah oldu yanımda.
Onu görünce çok sevindim.
Mübarek zat, hayvanımın sırtını eliyle okşadı ve;
- Ey hayvan, haydi kalk, yoldan kalma! buyurdu.
Hayvan fırlayıp kalktı.
Teşekkür edecektim ki…
Sevincimden ne diyeceğimi bilemiyordum.
Tam teşekkür edecektim ki, kayboldu ortadan.
Hayvana binip, düştüm kafilemin arkasına.
Bu defa öyle hızlı gidiyordu ki, az sonra kafileye yetiştim ve hatta geçtim onları.
Velhasıl Kâbe’ye varıp tavafa başladık.
Fakat o da ne? O nurlu zatı yanımda gördüm yine.
- Şimdi teşekkür edeyim bari, dedim.
Yine kayboldu gözden.
Sonradan öğrendim kim olduğunu.
İmam-ı Şarani hazretleriymiş.
Ve yine öğrendim ki, o yıl hacca gitmemiş.
İbadetlerinizi kusurlu bilin!
Bu zat, bir sohbetinde;
- Bütün ibadetlerinizi kusurlu bilin, buyurdu. Hakkıyla yapamadığınızı düşünün!
Ve ekledi:
- Çok yemeyin, az da yemeyin. Yemekte itidal üzere olun.
Son olarak;
- Her işte iyi niyet yapın, buyurdu. Allah için niyet etmedikçe hiçbir işe kalkışmayın!
Teşekkür edip ayrıldılar.
|