Ebu Bekr-i Kettani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, âlim ve Veli bir zattır.
Beytullah'ta, ibadette geçerdi çoğu zamanı.
Binden fazla hatim okumuştu bu yerde.
Bir gün takvadan sordular bu zata.
Şunu anlattı:
Bir gece rüyamda bir genç gördüm.
Çok güzel siması vardı.
Öyle ki, ondan güzel birini görmemiştim daha önce.
O gence;
- Sen kimsin? dedim.
- Takvayım, dedi.
- Seni çok sevdim. Yerin yurdun neresidir?
- Benim yerim, Allah’tan korkanların kalbleridir, dedi.
İman kâmil ise…
Bir gün de;
- İmanın kâmil olduğunun alameti nedir efendim? diye sordular bu zata.
- İmanı kâmil olanlarda iki haslet bulunur, buyurdu.
Dinleyenler merak etti:
- Onlar nedir ki efendim?
- Biri, sevdiği ve beğendiği şeyleri bir din kardeşine verirler.
İkincisi, verdikleri zaman çok sevinirler. Öyle ki, alan adam bu kadar sevinmez.
Ahirette kurtulmak için
Bir gün de;
- Ahirette kurtulmak, ibadet ve amelin çok olmasına mı bağlıdır efendim? diye sordular.
- Hayır, buyurdu.
- Ya neye bağlıdır efendim?
- İki şeye, buyurdu. Birincisi, dosdoğru bir imana sahip olmaktır.
- İkincisi ne hocam?
- İkincisi de, amellerin ihlaslı ve şartlarına uygun yapılmasıdır.
Yanlış yapıyorsun
Bir gün de gencin biri;
- Efendim, ben her şeyi kendime dert ediyorum, diye arzetti.
Büyük Veli sordu:
- Her şeyi mi dert ediyorsun?
- Evet efendim, her şeyi.
Buyurdu ki:
- Yanlış yapıyorsun evladım. Dert, ahiret derdidir. Dünyayı değil, ahireti dert et kendine. İnsanlar Cehennem derdini bilselerdi, dünyada dert diye bir şey tanımazlardı.
|