Süfyan-ı Servi hazretleri, bir gün Cafer-i Sadık hazretlerine gelmişti.
Ancak büyük Veli;
- Ey Süfyan, buradan git! buyurdu. Zira sen, sultanla sık görüşüyorsun. Ben ise sultandan uzak duruyorum. Sen de beni yalnız bırak!
Hazret-i Süfyan;
- Öyleyse, bana bir hadis söyle, dedi. Yoksa bir adım bile geri gitmem buradan.
Buyurdu ki:
- Kim nimetinin artmasını istiyorsa, Allah’a şükrünü arttırsın. Zira bir âyet-i kerimede Cenâb-ı Hak mealen; (Eğer şükrederseniz, nimetimi arttırırım) buyuruyor.
Âyetin devamında;
- (Eğer nimetin kıymetini bilmezseniz, o vakit elinizden alır ve acı azab ederim) buyuruluyor.
Şöyle bitirdi:
- Rızkı daralan da tövbe etsin. Zira tövbe edenin rızkı artar.
Bilenlere danışın!
Bu zat, bir gün, sevdiği bazı gençlere;
- Bir iş yapacağınız zaman, bir bilene danışın, buyurdu. Hele dini konularda bu daha da mühimdir. Mutlaka danışın.
Sordular:
- Kime danışalım efendim?
- İlmine güvendiğiniz salih Müslümanlara, dinini bilen baba dostlarına sorun. Dininizi mutlaka öğrenin güzelce.
- Nereden öğrenelim efendim?
- Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdığı ilmihal kitaplarından. İslam’ı öğrenmek, her Müslümana farzdır. Ahirette bilmiyordum demek özür olmaz.
Ve ekledi:
- Her Müslümanın birinci vazifesi, dinini doğru öğrenmek ve çoluk çocuğuna öğretmektir.
- Ya öğretmezse efendim?
- Çocuklarına dinini öğretmeyen anne babalar, Veyl ismindeki Cehenneme atılacaktır ahirette.
|