Biri şöyle anlatıyor:
Muhammed Bakır hazretleriyle “rahmetullahi aleyh” birlikte Halifenin evine gitmiştik.
O eve bakıp;
- Yakında bu hane yıkılıp, toprakları başka yere taşınacak, ev taş yığını haline gelecek, buyurdu.
Aradan fazla zaman geçmedi.
Hişam bin Abdülmelik, aniden vefat etti.
Yerine, oğlu Velid geçti ve ilk icraatı o evi yıkmak oldu.
Ev yıkılıp toprakları taşındı başka yere.
Taş yığını haline geldi gerçekten.
Bunu şehid ederler
Bir gün de Zeyd bin Zeynel Abidin hazretleri, bu zatın ziyaretine gelmişti.
Oturup sohbet ettiler.
Ayrılıp giderken, Hazret-i İmam onun arkasından bakıp;
- Bu genci şehid edip, başını sokaklarda gezdirir, sonra bir kamışın üzerine dikerler, buyurdu.
Fazla zaman geçmedi.
Buyurduğu şey aynen gerçekleşti.
En büyük düşman
Bir gün de bazı dostlarına;
- Nefs, bizim de Allah’ın da düşmanıdır, buyurdu.
Dinleyenler;
- Madem öyle onu öldürelim efendim? dediler.
- Nefs ölmez, buyurdu. Çünkü o lazım, işe yarıyor.
- Nefs mi işe yarıyor efendim?
- Evet. Onunla cihad yapılıyor. Böylece meleklerden bile üstün oluyor insan.
- Peki zayıflayamaz mı efendim?
- Zayıflar tabii.
- Nasıl zayıflar efendim?
- İbadetle. Çünkü nefsin en büyük düşmanı, ibadettir. Allahü teâlâ onun için namazı emretmiş. Namaz, biz kullar için öyle büyük nimettir ki, her namazda nefs kahrolur. Her gün beş vakit, kahrola kahrola neticede insanı aldatamaz hale gelir.
|