Ahmed bin Yahya el Cela hazretleri “rahmetullahi aleyh” vefat edince, gaslini yapmak için bir hoca getirdiler.
Hoca, gasle başlayacaktı ki, birden korkup geriye çekildi.
Yakınları;
- Ne oldu efendim? dediler.
- Bu ölmemiş, dedi. Beni itekledi.
Ev halkı hayrette kalıp, başka hoca getirdiler.
O da cenazeyi yıkamak isteyince, birden korkuya kapılıp hızla geri çekildi.
Soranlara da;
- Bu cenaze ölmemiş, dedi. Zira beni kolumdan tutup geri itti.
Ev halkı şaşkındı.
Oturup müşavere ettiler bu işi.
Neticede gayet salih bir zatı getirdiler bu defa.
Ona öyle bir şey yapmadı mübarek zat.
Bu salih hoca, rahatça gasledince, mesele anlaşılmıştı.
Fasık hocalara yıkatmamıştı kendisini.
Zahid kime denir?
Bu zata bir gün;
- Zahid kimdir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Zahid olan kimse övülmeyi sevmez, buyurdu. Allahü teâlâdan korkar. Bunlar, dünya sevgisini kalblerinden çıkarmışlardır. Allah korkusu ile, hiç günah işlemezler.
Ve ekledi:
- Bunların işi, yalnız Allah iledir. Gayriyle ilgilenmek, ağır gelir bunlara.
Fakir kimdir?
Bir gün de;
- Fakir kimdir efendim? diye sordular.
Cevabında;
- Fakir odur ki, Allah’tan başka bir şey düşünemez, buyurdu. Böyle olan kimsenin sol omzundaki melek, yazacak bir günah bulamaz.
Ve ekledi:
- Kim insanları bırakıp sadece Allah derse, Hak teâlâ indinde en makbul kul odur işte.
|