Fudayl bin İyad hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” vefatı yaklaşınca hanımına vasiyet etti:
- Ben ölünce, şu iki kızımı alıp Ebu Kubeys dağına çık. Orada dua et Allah’a.
Kadıncağız sordu:
- Nasıl dua edeyim?
- De ki: (Yâ Rabbi, Fudayl bana vasiyet etti ki, bu kızlar Rabbimden bana emanetti. Şimdi ölürken, yine Ona iade ediyorum.)
Bu vasiyeti yapıp vefat etti.
Namazını kılıp defnettiler.
Hanımı, iki kızını yanına alıp, Ebu Kubeys dağına çıktı.
Orada ağlayarak bunları söyledi.
O esnada Yemen hükümdarı geçiyordu oradan.
Yanında iki oğlu da vardı.
Niçin ağlıyorsun?
Yanına yaklaşıp;
- Niçin ağlıyorsun? Hem bu tenha yerde ne arıyorsun? diye sordu.
Kadıncağız anlattı olan biteni.
Hükümdar çok duygulanmıştı.
- Bu işte bir hikmet olsa gerek, dedi. Senin iki kızın var, benimse iki oğlum.
Ve bir teklifte bulundu.
- Biner altın mehirle, senin bu kızlarını benim oğullarıma nikâh edelim. İnşallah hayırlı olur.
Hanım;
- Pekâlâ, razıyım, dedi.
Ertesi gün nikâhları kıyılıp, düğünleri oldu.
En iyi nasihatçı
Bir gün de sohbetinde;
- Ölüm, insan için en iyi vaiz ve nasihatçidir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ölümden hiç kimse kurtulamaz. Ölümden ibret almalı, bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir.
Şöyle bitirdi:
- Her an öleceğini düşünen bir kişi, kendine çeki düzen verir. Günahlardan el çeker, ibadete sarılır.
|