Ebül Hasen-i Şazili hazretleri “rahmetullahi aleyh” anlatıyor:
Bir arkadaşımla beraber Allah aşkı ile yanıp kavruluyorduk gençliğimizde.
Bir mağara içinde ibadet ediyor, kalbimiz açılsa da, Veli olsak diyorduk.
Her gün sabah olunca;
- Belki bugün açılır, diyorduk.
Açılmayınca da;
- Belki de yarın açılır, diye teselli ediyorduk kendimizi.
Belki bugün açılır…
Belki yarın açılır…
Ama hiç bitmiyordu bu bugün ve yarınlar.
Siz kimsiniz efendim?
Biz ne zaman Evliya olacağımızı ümitle beklerken, bir gün, o mağaraya bir heybetli zat geldi.
Allah dostu olduğu belliydi halinden.
- Siz kimsiniz efendim? diye sorduk.
- Allah’ın bir kuluyum, dedi.
Biz Onun heybetinde hürmetle diz çöküp oturduk önünde.
Bize sevgiyle bakıp;
- Evliya olmak için, Allah’a ibadet etmek, halis Müslümana yakışmaz, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Kalbim bugün açılır, yarın açılır, öbür gün açılır, diye ibadet yapana, doğrusu çok şaşılır.
Ve açıldı kalbimiz
Biz dikkatle dinliyorduk kendisini.
Sözleri çok tesirli olup kalbimize işliyordu.
Son olarak;
- Allahü teâlâya, sırf O emrettiği için ibadet etmedikçe ahirette kurtuluş olamaz ve Evliyalık nimeti böyle ele geçmez, dedi
Ve kayboldu ortadan.
Çok şükür hakikati anlamıştık.
Hemen tövbe istiğfar ettik Rabbimize.
O anda değişti hâlimiz.
İçimize Allah sevgisi doldu.
Ve açıldı kalbimiz.
|