Bir gün Ali bin Fudayl hazretleri;
- Ey insanlar! Gafletle yaşamayın, buyurdu. Cehennem var, ateş var. Ateş deyip geçmeyin, ona hiç dayanılmaz.
Derin bir nefes aldı:
- Heyhaat! Şimdi çok insanlar, bir dünyalık menfaat uğruna, Cehenneme sürükleniyor. Kalbden dünya sevgisi çıkmadıkça, hakiki saadete kavuşulamaz.
Ve ekledi:
- Çok oruç tutmakla, çok namaz kılmakla, kalbden dünya sevgisi çıkmaz kardeşlerim.
Bir tek yolu var
Sordular:
- Ya nasıl çıkar efendim?
- Bunun bir tek yolu var. O da kalbinden dünya sevgisini çıkarmış olan bir Allah adamını, sevip ona uymaktır. Yani nefsine değil, ona tâbi olmaktır.
Ve izah etti:
- Çünkü o büyüklerin her işi doğrudur. İnsan, o zatlara uymakla kurtulur ancak.
Sordular yine:
- Edeb nedir efendim?
- Edeb, büyüklerin emrine Peki demektir.
Zikrin hayırlısı
Bir gün de;
- Kardeşlerim, zikrin hayırlısı hafi olanı, rızkın hayırlısı kâfi olanıdır, buyurdu.
- Anlamadık efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Yani zikrin iyisi sessiz yapılanı, rızkın iyisi ise ihtiyaç kadar olanıdır.
Mümin doğru olmalı
Bu zat, bir sohbetinde;
- Mümin öyle doğru olmalı ki, bir ömründe asla eğri bir işi olmamalı, buyurdu.
Ve devam etti:
- Haram ve günahtan öyle korkmalı ki, ufacık bir günaha bile yanaşmamalı, öyle çok din gayreti olmalı ki, İslam’a hizmet için kendi menfaatini unutmalı ve Rabbini öyle çok anmalı ki, Onu hatırlamadan bir anı geçmemeli, ölümü de öyle yakın bilmeli ki, bir dünya emeline tutulmamalıdır.
|