Ebu Midyen Mağribi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, evinde inziva ediyordu.
Ancak bu inziva uzun sürünce, insanlar kapısının önünde toplanıp;
- Efendim, yeter artık, dediler. Size muhtacız. Lütfen evden çıkın da nur saçın kalbimize.
Onların ısrarıyla çıktı evden.
Fakat O çıkınca ağaçtaki serçeler uçup uzaklaştılar oradan.
O, bunu görünce, hüzün çöktü kalbine.
Ve inzivaya çekildi yine.
Ve o insanlara;
- Size faydalı olsaydım, o serçeler beni görüp kaçmazlardı, buyurdu.
Ve bir yıl çıkmadı evden.
Kalbimizi nurlandırın!
Bir yıl sonra insanlar yine kapısında toplanıp;
- Efendim, yeter bu firak. Sizin ayrılığınız içimizi yakıyor. Çıkın da kalbimizi nurlandırınız, dediler.
Yine dayanamayıp, çıktı evden.
Bu defa uçmadı serçeler.
Bilakis sevinç gösterisiyle, onu karşıladılar.
O zaman başladı sohbetine.
Fakat bir kimse vardı ki, bir sözünü hatalı buldu bu zatın.
Bir Kur’an-ı kerimi koynunda saklayarak huzuruna geldi.
Güya yanlışını söyleyecekti.
İçeri girince sordu büyük Veli.
- Niçin geldin?
- İstifade etmeye geldim.
Ancak Onun heybetinden korkuya kapılmıştı.
Mübarek zat;
- Koynundaki kitaptan bir şey oku da gerçek niyetini öğrenelim, buyurdu.
Adam şaşkınlıkla çıkardı Kur’an-ı kerimi.
Ve bir âyet-i kerime okudu rastgele.
Okuyunca, hem şaşırdı, hem de çok mahcup oldu.
Zira o âyet-i kerimede Şuayb aleyhisselamdan bahsederek, mealen; “Onu yalanlayanlar elbette ziyan etti” buyuruluyordu.
Ebu Midyen hazretlerinin asıl adı da Şuayb idi ayrıca.
|