İmam-ı Rabbani hazretlerinin “kuddise sirruh” bir talebesi, Hazret-i İmam hapiste iken, bir büyücü kişiyle karşılaşmıştı.
Büyücü, bu talebeye;
- Ben, bazı kelimeler biliyorum ki, onları bir düşmanının üstüne okursan, o düşmanın helak olur, dedi.
Talebe o zaman;
“Hocamı, haksız yere hapsetti o hükümdar. Ona bunları okuyup, hocamın öcünü alayım” diye düşündü
Ve yattı o gece.
Rüyasında üstadını gördü.
İmam-ı Rabbani hazretleri “kuddise sirruh”, parmağını ısırarak;
- Sakın onu yapma evladım. Zira dinen haram ve günahtır, buyurdu. O tavan arasındaki kağıdı al ve yak hemen. Ondaki yazılar sihirdir çünkü. Bu işler bize yakışmaz.
Ve ekledi:
- Sen bize de, sultana dua et sadece!
Uyanıp, o kağıdı yaktı hemen.
Sultana ve hocasına dua etti uzun uzun.
Biricik çare
Bir gün de;
- Şeytanın zararından kurtulmanın çaresi nedir efendim? diye sordular Hazret-i İmama.
Cevabında;
- Şeytanın zarar veremediği zatlarla sohbet etmektir, buyurdu.
- Yani Evliya kimselerle mi efendim?
- Evet. Allah dostlarıyla beraber olana, şeytan zarar veremez. Öyle zatlar yoksa, onların kitabını okuyan da onlarla beraber sayılır. Şeytan, bunlara da birşey yapamaz.
Dört şey sorulacak
Bir gün de;
- Her Müslümana, ölünce dört şey sorulacak, buyurdu. Vücudunu nerede eskittiği, vaktini nerede harcadığı, ilmini nerede kullandığı, parayı nereden kazanıp, nereye sarfettiği.
Ve ekledi:
- Bu suallerin cevaplarını şimdiden hazırlayalım. Yoksa çok sıkıntı çekeriz ahirette.
|