MUHAMMED BAKIR
rahmetullahi aleyh
Eshâb-ı kirâmı görenlerin zamanında yetişen en büyük velîlerden. On iki İmâmın beşincisidir. Hazret-i Hüseyin'in torunu ve İmâm-ı Zeynelâbidîn hazretlerinin oğlu İmâm-ı Câfer-i Sâdık hazretlerinin babasıdır. Künyesi Ebû Câfer'dir. Bütün ilimlere vâkıf olduğu için kendisine ilimde ve fazîlette üstün mânâsına Bâkır denildi. 676 (h. 57) senesinde Medîne-i münevverede doğdu. 731 (h. 113) senesinde aynı yerde vefât etti. Cennetü'l-Bakî Kabristanında babasının yanına defnedildi.
Sevdiklerinden biri, bir günah işlemişti.
Hemen sonra, bu zatın huzuruna gelmişti.
Ona bir nazar edip, buyurdu ki: (Sakın ha!
Sen o kötü fiili yapmayasın bir daha!
Şu gördüğün duvarlar, olunca size perde,
Zannediyor musun ki, olurlar bizlere de?)
Biri de anlatır ki: İmamı görmek için,
Gidip, hizmetçisinden istedim bir gün izin.
Dedi ki: (İçeride, tam oniki kişi var.
Biraz bekleyiniz ki, çıkarlar şimdi onlar.)
Biraz sonra, içerden çıktı oniki kimse.
Baktım ki, herbirisi giymişler dar elbise.
İlk defa görüyordum ben böyle kimseleri.
Onlar çıkıp gidince, ben girerek içeri,
Dedim ki: (Bu kimseler kimlerdir ki efendim,
Onları, buralarda daha önce görmedim.)
Buyurdu: (O kimseler, cinni Müslümanlardır.
Onların da, bizlere ihtiyaçları vardır.
Siz nasıl sorarsanız helal veya haramdan,
Onlar da bize gelip, sorarlar zaman zaman.)
Gece, geç vakte kadar ibadet ediyordu.
Sonra, Hak teâlâya şöyle yalvarıyordu:
(Ya Rabbi gece oldu, gökte çıktı yıldızlar.
Kullardan ses çıkmıyor, zira hep uykudalar.
Ya Rabbi sen dirisin, her şeyi biliyorsun.
Her kim ne yapar ise, sen elbet görüyorsun.
Uyuman, uyuklaman olmaz senin katiyen.
İman etmiş olamaz, seni böyle bilmeyen.
Sen, öyle çok kuvvet ve kudret sahibisin ki,
Seninkine nisbetle, hiç kalır gayrininki.
Rahmet kapılarını, açmışsın her insana.
Hemen kabul edersin, kim dua etse sana.
Senin nimetlerine, şükrederse kim eğer,
Sen ona, daha fazla gönderirsin nimetler.
İnanıp güvenerek, kim etse sana niyaz,
Elbet kabul edersin, o, asla reddolunmaz.
Kapına, güvenerek bir kimse gelse senin,
Geriye döndürmeye, gücü yetmez kimsenin.
Önümde, ölüm kabir, sonra mizan ve sırat,
Bulunduğu müddetçe, uyunur mu hiç rahat?
Sağdan mı, arkadan mı gelir amel defterim?
Ben bunu bilmedikçe, nasıl rahat ederim?
Yok iken ecel için belli vakit ve saat,
Dünya lezzetlerinden, alınır mı hiçbir tat?
Ya Rabbi, rahmetinden şöyledir ki muradım,
Ecelim geldiğinde, kolay olsun vefatım.
Mahşerdeki hesabım, olsun kolay ve asan.
Bana, azap olmayan bir hayat eyle ihsan.)
|