Şafii mezhebinin imamı, reisidir.
Esas ism-i şerifi, (Muhammed bin İdris)dir.
Gayet güzel konuşur, az yer ve az uyurdu.
(Çok yemek, anlayışı azaltır) buyururdu.
Her yıl vergi olarak, Harun Reşid, Bizans’tan,
Bol miktarda para, mal alırdı muntazaman.
Bir sene, imparator, bu vergiyi vermeyip,
Şu haberi yolladı, dörtyüz ruhban gönderip:
(Sizin âlimleriniz, bizim ruhbanlar ile,
Münazara etsinler, karşılıklı ilimle.
Sizinkiler yenerse eğer bizimkileri,
Yine, eskisi gibi veririz vergileri.
Yok eğer yenilirse sizin âlimleriniz,
O zaman vergimizi, biz size ödemeyiz.)
Geldi bu maksat ile, tam dörtyüz hıristiyan.
Halife, âlimlere emir verdi o zaman.
Toplantı, Dicle nehri yanında yapılmıştı.
Bunu seyretmek için, cümle halk toplanmıştı.
Halife Harun Reşid, İmam-ı Şafii’ye,
Söyledi: (Ruhbanlara haddini bildir!) diye.
İmam, seccadesini omuzlarına alıp,
Geldi nehir yanına, suya hiç aldırmayıp.
Sonra, seccadesini attı Dicle nehrine.
Su üstünden yürüyüp, oturdu üzerine.
Buyurdu: (Benim ile konuşmak isterse kim,
Gelsin şu seccademin üzerine o âlim.)
Bunu gören ruhbanlar, donup kaldı o zaman.
Şehadeti getirip, hepsi oldu Müslüman.
Bizans imparatoru, duyunca bu haberi,
Gayet mahcub oldu ve gönderdi vergileri.
Dedi: (Eğer gelseydi buralara o insan,
Burdaki ruhbanlar da, hep olurdu Müslüman.)
|