Vakta ki mücahidler, Tebük’ten ayrıldılar,
Ve nurlu Medine’nin yoluna koyuldular.
Az sonra münafıklar, gelince dar bir yere,
Gece, tuzak kurdular Sevgili Peygambere.
Peygamber efendimiz, Kusva adlı devenin,
Üstünde, izzet ile giderdi geceleyin.
Devenin yuları da Ammar bin Yasir’deydi.
Ardından geliyordu Huzeyfe-i Yemani.
Lakin münafıkların bu fikrini, o gece,
Cebrail, o Servere haber verdi hemence.
Dar yere yaklaşınca, Resulullah giderken,
Bir münafık gurubu, hücuma geçti birden.
Bu hali görür görmez Huzeyfe-i Yemani,
Onların üzerine hücuma geçti ani.
(Ey Allah düşmanları!) diyerek hem o ara,
Elindeki sopayla vurdu münafıklara.
Yüzleri maskelenmiş o oniki münafık,
Askerin arasına karıştılar o anlık.
Resulullah, onların isimlerini tek tek,
Hazret-i Huzeyfe’ye gizlice bildirerek,
Tembih buyurdular ki Hazret-i Huzeyfe’ye:
(Sakın söylemeyesin bunu başka kimseye.)
Üseyyid bin Hudayr da, Resulün huzuruna,
Gelip arz eyledi ki: (Onları bildir bana.
Ki, o münafıkların cezasını vereyim.
Başlarını kesip de, size teslim edeyim.)
Lakin Peygamberimiz kabul eylemeyince,
Üseyyid (Peki) deyip, geri gitti hemence.
Medineli müminler, döndüğünü Resulün,
Öğrenip, istikbale çıktılar hepsi o gün.
Ve henüz bu seferden iki ay geçmişti ki,
Münafıkların başı Abdullah ölüp gitti.
Böylece birlikleri bozulup dağıldılar.
Cümle Müslümanlar da artık rahatladılar.
Yine Peygamberimiz, ileride olacak,
Şeyleri, bildirirdi bir mucize olarak.
Sahabe-i kiramdan Huzeyfe hazretleri,
Der ki: Hak teâlânın Sevgili Peygamberi,
Ta kıyamete kadar, her ne olacak ise,
Hepsini, teker teker haber verdi hep bize.
Ve hatta kıyametin çok alametlerinden,
Bildirdi herbirini, henüz vefat etmeden.
Kendi ehl-i beytinin başlarına gelecek,
Musibetleri dahi, haber verdi tek be tek.
Hazret-i Ali için, (tam namaz kıldırırken,)
Hazret-i Osman için, yine (Kur’an okurken,)
(Şehid olacaksınız) diye buyurdular ki,
Bildirdiği bu şeyler, ayniyle oldu vaki.
|