Hazret-i Ömer Faruk, naklediyor ki bizzat:
Bana şöyle buyurdu, bir gün Fahr-i kâinat:
(Ya Ömer, Cibril bana geldiğinde bir günü,
Sordum, senin göklerde olan üstünlüğünü.
Dedi: Ya Resulallah, Ömer’in, göklerdeki,
Kıymeti, üstünlüğü çok fazladır, şöyle ki,
Onun vasıflarını, dokuzyüz elli sene,
Size ben, hiç durmadan anlatsam, bitmez yine.)
Ömer ibnil Hattab’ın, kıymeti hakkında hem,
Şöyle buyurmuşlardır, Eshaba Fahr-i âlem:
(Ömer’in gadabından korkunuz, çekininiz!
O, gadaba gelince, gadaplanır Rabbimiz.)
Bir gün de genç birisi, sahabe-i kiramdan,
Ebu Zer Gıfari’ye, gelmiş idi bir zaman.
Ona rica etti ki: (Ey genç, bana dua et.
Ki, senin duan ile, olunayım mağfiret.)
Genç, buna çok şaşırıp, arz etti ki: (Efendim!
Bu halimle ben size, nasıl dua ederim?
Siz ki, hizmet ettiniz o Resule ihlasla.
Sohbette bulundunuz bizlerden daha fazla.)
Ebu Zer, ısrar ile edince dua talep,
Genç dedi: (Ne iyilik gördünüz bende acep?)
Dedi: Senin hakkında, bir gün hazret-i Ömer,
Demişti ki: (Bak şu genç, iyidir ya Eba Zer!)
Resul de buyurdu ki, sahabe-i güzine:
(Hak söz, kondu Ömer’in dilinin üzerine.)
Onun iyi dediği, iyi kimsedir elbet,
Dua et, Rabbim beni, etsin af ve mağfiret.)
Yine hazret-i Ömer, bir yolda yürür iken,
Ebu Zer Gıfari’yi, gördü ve durdu birden.
Ebu Zer de durdu ve müsafeha eyledi.
Kendisine: (İslam’ın kilidisin sen!) dedi.
(Niçin böyle söylersin?) deyince ona fakat,
Dedi: Hatırlar mısın, bir gün Fahr-i kâinat,
Eshaba buyurdu ki: (Aranızda fitneler,
Çıkıp yayılmasından korkuyorsanız eğer,
Olursunuz Ömer’in yanında emniyette.
Ya Ömer, sen İslam’ın kilidisin elbette.)
Bir gün de, eshabının arasında o Server,
Ömer ibnil Hattab’a, bakıp gülümsediler.
Sonra buyurdular ki o Resul-i mücteba:
(Ya Ömer niçin güldüm, bilir misin acaba?)
Dedi ki: (Onu, Allah ve Resulü bilirler.)
O zaman Resulullah, buyurdu ki: (Ya Ömer!
Bu gece, Arafat’ta toplanınca insanlar,
Allah, hepsine birden, bir defa etti nazar.
Sana ise, hususi nazar etti ayrıca.
Onun için güldüm ben, bunu hatırlayınca.)
|