Aişe-i Sıddıka, naklediyor ki bizzat:
Sahabe-i kirama, bir gün Fahr-i kâinat,
Şöyle buyurdular ki: (Meclislerinizi, siz,
Ömer ibnil Hattab’ı anarak süsleyiniz!)
Huzeyfe-tübnil Yeman, büyük sahabedendir.
O da, bir hakikati şöyle bildirmektedir:
Ömer ibnil Hattab’ın devrinde din-i İslam,
Aynen, (Gelen kimse)ye benziyordu sanki tam.
Nasıl yaklaşıyorsa, gelen kimse gitgide,
İslam'ın yakınlığı, artardı o devirde.
Ve lakin ondan sonra, öyle oldu ki İslam,
Artık (Giden kimse)ye benziyordu sanki tam.
Uzaklığı artarsa, nasıl giden insanın,
Gitgide uzaklığı artıyordu İslam'ın.)
Abdullah bin Mes'ud da, buyuruyor ki bizzat:
(Firaseti kuvvetli, tanıyorum ben üç zat.
Biri, Mısır azizi idi ki bu zatların,
O, hazret-i Yusüf’ü tanımıştı bihakkın.
Hanımına dedi ki: (Sen bu gence iyi bak.
Zira bize faydası olur onun muhakkak.)
Yine Şuayb Nebi'nin, bir kızı vardı ki hem,
O da, Musa Nebi’yi bir defa görüp hemen,
Babasına dedi ki: (O, çok iyi biridir.
Ücretle tut ki onu, kuvvetli ve emindir.)
Firaseti kuvvetli olan o üç kimseden,
Biri de, Ebu Bekr-i Sıddık’tır ki esasen,
Ömer ibnil Hattab'ın, sezerek kıymetini,
Ona verdi, kendinden sonra hilafetini.)
Nitekim Resulullah, sahabeye bu babta,
Bir hadis-i şerifte, buyuruyor ki hatta:
(Benden sonra, peygamber gönderilseydi eğer,
Ömer ibnil Hattab’a olurdu bu müyesser.
Rabbimiz, kendisine vermiştir iki melek.
Bunlar, ona verirler manevi güç ve destek.
Hata işlemekten de, korurlar bunlar onu.
Ve ona yaptırırlar, o şeyin doğrusunu.)
Yine buyuruyor ki Abdullah ibni Ömer:
(Sahabe, bir hususta ihtilaf etse eğer,
Ve bu babta, bir âyet gelse idi sonradan,
Babamın sözü gibi, geliyordu çok zaman.)
Yine ibni Hattab'tan bahsederken bir sefer,
Şöyle buyurmuşlardır bir hadiste o Server:
(Şeytan, ibni Hattab’ı görseydi eğer birden,
Yüzünün üzerine, düşerdi heybetinden.)
Yine buyuruyor ki o Sevgili Peygamber:
(Cibril aleyhisselam verdi ki bana haber,
Vakta ki Ömer Faruk, girdi İslam dinine,
Melekler müjde verdi, hemen birbirlerine.)
|