Ömer ibnil Hattab’ın, bir hizmetçisi vardı.
Bir gün, Resulullahın huzurlarına vardı.
Dedi: (Ya Resulallah, bir acayip hadise,
Oldu ki, geldim onu, haber vereyim size.
Ben, efendim Ömer'in evinde bulunurken,
Biraz ekmek pişirmek istedim sabah erken.
Lakin odun yok idi, hurmalığa koşturdum.
Biraz odun toplayıp, bir yığın oluşturdum.
Götürmeye, takatim yetişmedi hiç fakat.
O sırada gördüm ki, geliyor atlı bir zat.
Çok nurani biriydi, yaklaşıp bana derhal,
(Resulullah nasıldır?) diyerek etti sual.
Dedim ki: (Pek iyidir, bize cennet müjdeler.
Cehennemden korkutup, günahlardan men eder.)
Dedi ki: (Eğer bugün, varırsan huzuruna,
Sen, benim tarafımdan, şunları söyle ona.
De ki: Cennet meleği, Rıdvan selam ediyor.
Onun nübüvvetine, çok sevindim ben diyor.
Yarın onun ümmeti, üç kısım olacaktır.
Bir kısmı, hiç hesapsız cennete konacaktır.
Bir kısmının hesabı, geçer kolay ve asan.
Onlar dahi Cennete girerler hep o zaman.
Ümmetinden vardır ki, çok asi olanlar da,
Senin şefaatinle, kurtulurlar onlar da.
Ümit ediyorum ki, yani Resulullahın,
Ümmetinden hiç kimse, hiç zayi olmaz yarın.)
Resulullah bunları, duyunca hizmetçiden,
Çok sevinip, başını secdeye koydu hemen.
Sonra da buyurdu ki: (Hamd olsun Rabbimize.
Rıdvan'ın dili ile, müjdeler verdi bize.)
Hizmetçi devam edip, dedi: (Ya Resulallah!
Daha garip hadise oldu hatta bu sabah.
Ben, o odun dengini kaldırmak arzu ettim.
Fakat çok ağır idi, takat getiremedim.
O zaman baktı Rıdvan bir bana, bir oduna,
(Götüremiyor musun?) diyerek sordu bana.
(Evet, çok ağır oldu) deyince ben cevaben,
Kamçısıyla bir taşa, işaret etti hemen.
O, bu emri verince, taş oynadı yerinden.
Adam gibi koşarak, yanıma geldi hemen.
Odunları yüklenip, yürüdü ileriye.
Az sonra bir de baktım, dönüp geldi geriye.
Ben oradan ayrılıp, evime vardığımda,
Gördüm o odunları, kapının kenarında.)
Bu hususta âlimler buyuruyor ki: (Bakın!
Böyledir hizmetçisi, işte İbni Hattab'ın.
Böyle üstün olursa hizmetçisi velhasıl,
Onun Efendisini düşünün bir de asıl.)
|