Nuh Nebi, buğday tenli ve iri yapılıydı.
Ve bedenen hazret-i Âdemi andırırdı.
İri gözlü ve güzel bir zat idi mükerrem.
Sakalları uzunca, geniş omuzluydu hem.
Gayet gadaplı olup, sabrı dahi çoktu pek.
Kavminin cefasına, dayandı sonuna dek.
Zahmet ve meşakkatli geçerdi çoğu vakti.
Buna rağmen, Rabbine çok yapardı taati.
Yediyüz rekat namaz kılardı gün ve gece.
Asla ilgilenmezdi, dünya ile zerrece.
Bin senelik ömründe, etmedi bir ev talep.
Kıldan, siyah bir çadır içinde yaşadı hep.
Eshabı bunu ona, sual etti bahusus:
(Ne için kendinize, bir ev yapmıyorsunuz?)
Buyurdu: (Bugün yarın, ölürüz pek yakında.
Ev yapmaya değer mi bu kısacık zamanda?
Bu dünya hayatımız, zaten kısa bir müddet.
Yapılacak tek iş var, o da Hakk'a ibadet.)
Bir gün de, kendisine ev yapardı kamıştan.
Dediler: (Yapsaydınız, bu evi keşke taştan.)
Buyurdu ki: (Yakında ölecek insan için,
Bu kadarı çok bile, hikmeti budur işin.)
Biri dahi sordu ki: (Kerpiç varken, acep siz,
Niçin kara çadırdan, ev bina edersiniz?)
Buyurdu ki: (Ölünce, bırakıp gideceğim.
Daha kıymetlisine, niçin zahmet çekeyim?)
Vefatı yaklaşınca, Sam adlı evladını,
Çağırıp, yaptı ona en son nasihatını.
Buyurdu ki: (Evladım, ben artık ölüyorum.
Sana, iki nasihat bırakıp gidiyorum.
Birincisi şudur ki, şirk koşma hiç Allah'a.
Yoktur bir insan için, bedbahtlık, bundan daha.
Öbürü, kibirdir ki, şeytanın sıfatıdır.
Bir zerre kibri olan, Cennetten mahrum kalır.)
Ülül'azm peygamberler içindedir kendisi.
Bu sebeple indallah, yüksektir derecesi.
Onun o kâfirlere, bir gadaplanmasıyle,
Hak teâlâ, yer ve gök, gadaplandı haliyle.
Hem öyle bir gadap ki, dinmedi uzun müddet.
Tek kâfir kalmayınca, ancak buldu sükunet.
Nuh aleyhisselamın, erince ömrü sona,
Cebrail'le Azrail, birlikte geldi ona.
Melek-ül mevt yaklaşıp, sual etti ilk sefer:
(Ey dünyada çok uzun ömür süren peygamber!
Bu kadar yaş yaşadın, çok çalıştın, yoruldun.
Sen bu fani alemi, acaba nasıl buldun?)
Cevaben buyurdu ki: (Bu dünyayı, şimdi ben,
Sanki iki kapılı han gibi buldum aynen.
Birinden girmiş idim, öbüründen çıkarım.
Ve ancak içeride, çok az bir zaman kaldım.)
Sonra da Allah deyip, teslim etti ruhunu.
Beyt-i makdis içine, defnetti ehli onu.
|