Hazret-i İbrahim’i, Rabbimiz kendisine,
Dost edinip ve bunu bildirince kendine,
Melekler dediler ki: (Ya Rabbi, hikmet nedir?
İbrahim, sana nasıl halil, dost olabilir?
Zira var onun dahi, evladı, malı, nefsi.
Kalbini meşgul eder, bunların hemen hepsi.)
Meleklerden Allah'a, olunca bu maruzat,
Hak teâlâ, dostunu imtihan etti bizzat.
Evvela Nefsi ile etti onu imtihan.
O, tam halis olarak çıktı bu imtihandan.
Zira Nemrut, ateşe atınca kendisini,
Reddetti meleklerin yardım tekliflerini.
Ve hatta, tam ateşe düşeceği an bile,
(Senden yardım istemem) buyurdu Cebrail'e.
Nefsiyle imtihanda, çıkınca böyle halis,
Malı ile imtihan etti onu Rabbimiz.
Oniki bin sürüsü var idi kendisinin.
Biner de köpekleri, bulunurdu hepsinin.
Ve altından tasmalar, vardı her köpeğin de.
Geldi bir gün Cebrail, insan kıyafetinde.
Dedi ki: (Ya İbrahim, ovalar, vadiler hep,
Dolmuş sürüler ile, kimindir bunlar acep?)
Buyurdu ki: (Rabbime aittir hepsi bunlar.
Şimdi benim elimde, emanet bulunurlar.)
Baktı köpeklerdeki, o altın tasmalara.
Dedi: (Bu altınları, neden taktın bunlara?)
Buyurdu: (Altın, gümüş, adi bir dünyalıktır.
Kıymetsiz olduğundan, köpeklere layıktır.)
Cibril aleyhisselam, sordu ki sonra ona:
(Sürülerden birini, satar mısın sen bana?)
Buyurdu ki: (Bir kere, söyle Allah ismini.
Vereyim sürülerin, sana üçte birini.)
Cebrail, La ilahe illallah söyleyince,
Gark oldu Halilullah, bir neşe ve sevince.
Buyurdu ki: (Bir daha, söyle bu kelimeyi.
Vereyim sürülerin, üçte birini dahi.)
Cibril aleyhisselam, söyledi bir kez daha.
Bu, daha çok bir neşe verdi Halilullah'a.
Buyurdu ki: (Bir daha, söyle Allah ismini.
Vereyim buna karşı, sürülerin hepsini.)
Cebrail peki deyip, söyleyince bir daha,
Halilullah daha çok neşelendi bu defa.
Buyurdu ki: (Bir daha, söylersen onu eğer,
Altın tasmalarıyle, senin olur köpekler.)
Bir daha söyledi o, La ilahe illallah.
Öyle neşelendi ki, bu kere Halilullah,
Buyurdu ki: (Bir daha söyle, yine duyayım.
Bunun karşılığında, sana köle olayım.)
Gördü Cibril, Halil'in bu aşk ve sevgisini.
Hakikati bildirip, tanıttı kendisini.
Dedi ki: (Ya İbrahim, ben, Allah'ın emriyle,
İmtihana gelmiştim, seni malların ile.
Hakiki dost olduğun, yine oldu aşikâr.
Sürüler benim değil, senindir yine onlar.)
Buyurdu: (Allah için, vermiştim, almam geri.)
Sonra bir başkasına, sattı o sürüleri.
Arazi ve mülk alıp, parasıyle hepsinin,
Vakfetti insanların, faydalanması için.
|