Yusuf’u bulanlara dedi ki kardeşleri:
(Bunu satın alın da, terk edin siz bu yeri.)
Ona da dediler ki ibranice olarak:
(Bizleri yalanlarsan, öldürürüz seni bak!)
Yusuf aleyhisselam, onların bu tehdidi,
Yüzünden sükut edip, hiçbir şey söylemedi
Kardeşleri, Yusuf'u, bizim kölemiz diye,
Satmak istediyse de o kervandakilere,
Onların paraları yoktu onu alacak.
Dediler: (Birkaç dirhem verebiliriz ancak.)
Peki deyip, onlardan birkaç dirhem aldılar.
Ve o kervancılara çok ucuza sattılar.
Zira maksat ve gaye, para değildi o an.
Uzaklaştırmak idi onu babalarından.
Velhasıl kervancılar, Yusuf'u da alarak,
Mısır'a ulaştılar oradan ayrılarak.
Para kazanmak için, yine o kervancılar,
Onu, satmak üzere pazara çıkardılar.
Onun güzelliğini kim görse idi bir an,
Elinde olmaksızın, olurdu ona hayran.
Birçok kimse müşteri olunca kendisine,
Yükseldi fiyatı da bu yüzden günden güne.
Bir maliye vekili var idi ki Mısır’da,
Aziz deniliyordu onlara o asırda.
Bu Aziz de, Yusuf'u gördü ve oldu hayran.
Onu, yüksek fiyatla satın aldı onlardan.
Hak teâlâ Yusuf’u sevdirdi o vekile.
Doldu Aziz’in kalbi, onun muhabbetiyle.
Hanımına getirip, dedi: (Buna iyi bak.
İlerde faydasına kavuşuruz muhakkak.)
Yani, işlerimizi belki ona veririz.
Yahut onu ilerde, bir evlat ediniriz.
O, evlat edinmeyi düşünmüştü o zaman.
Çünkü yoktu çocuğu hanımı Zeliha'dan.
Böylelikle hazret-i Yusuf’a, cenâb-ı Hak,
Rüya tabir ilmini öğretti tam olarak.
Semavi kitapların manasını da yine,
Hak teâlâ, vahiyle öğretti kendisine.
Beden bakımından da tam yetiştiği zaman,
Peygamberlik makamı olundu ona ihsan.
O zaman hem çok güzel, hem de gençti Zeliha.
Elinde olmaksızın meyletti kalbi ona.
Çünkü hazret-i Yusuf, bir hayli güzel idi.
Akıllara durgunluk verirdi güzelliği.
Hatta nur-u nübüvvet parlardı ki yüzünde,
Herkes hayran olurdu onu ilk gördüğünde.
Zeliha da, bu yüzden onu hemen sevmişti.
Ve gayr-i ihtiyari ona gönül vermişti.
Ve onu, ne zaman ki sevmiş idi Zeliha,
Artık kendi beyine bakmaz oldu bir daha.
Hazret-i Yusuf için, her gün süsleniyordu.
Ve onu, kendisine celbetmek istiyordu.
Fakat o, hiç itibar etmezdi Zeliha'ya.
Zira Hak teâlâdan ederdi edep, hayâ.
|