Eyüp aleyhisselam, yedi yıl çekti mihnet.
Sonunda halas olup, buldu sıhhat, afiyet.
Lakin gece olup da, gelince vakt-i seher,
Şiddetli bir (Ah) edip, gözünden aktı seller.
Rahime hatun dahi, işitti bu (Ah)ını.
Ve sordu kendisinden niçin ağladığını.
Buyurdu: (Ey Rahime, çekerken ben bu derdi,
Bir nida işitirdim her gece, seher vakti.
Ey benim hasta kulum, bugün nasılsın diye,
Muhatap oluyordum hitab-ı ilahi’ye.
Bekledim duymak için, bu seher vakti dahi.
Gelmedi lakin bu kez, o hitab-ı ilahi.
Gerçi kalmadıysa da hastalıktan bir eser,
Ve lakin bu şereften, mahrum kaldım bu sefer.)
Yakınları sordu ki kendisine bir defa:
(Ya Eyüp, yedi sene çektin çok dert ve bela.
Peki, bize der misin, bu seneler içinde,
Sana, en zor ne geldi hastalık haricinde?)
Buyurdu: (Hastalıktan etmedim hiç şikayet.
Dostların serzenişi zor geldi bana gayet.
Birkaç mümin vardı ki, beni çok sever iken,
Sonra hasta olunca, yüz döndürdüler birden.
Dediler ki: Bu nasıl Peygamberdir acaba?
Hak teâlâ, dünyada koydu onu azaba.
Onda hayır olsaydı, çekmezdi çok meşakkat.
Etmezdi Allah ona, bu dertleri musallat.
O, nasıl yakındır ki Allah’a böyle acep,
Hayatı, dert ve bela çekmekle geçiyor hep?
Onların bu sözleri incitti beni fazla.
Hastalıktan, bu kadar incinmemiştim asla.
Başka gün, birkaç kişi etti beni ziyaret.
Dediler: Bu kişiye, niçin geldi bu mihnet?
Hem sonra senelerce, niçin sürdü bu bela?
Niçin şifa vermiyor bu zata Hak teâlâ?
Eğer o olsa idi, iyi ve salih biri,
Vermezdi Allah ona bunca musibetleri.
Hem de bu hastalığı, iyileşmek yerine,
Daha da şiddetlenip, artıyor günden güne.
Beni çok incitmişti bu gibi sözler dahi.
Rabbime sığınarak, dedim ki: Ya ilahi!
Çektim bu hastalığı yedi sene, yedi ay.
Hiç şikayet etmedim, gelmişti bana kolay.
Nice zaman çekmeye razıydım dert, hastalık.
Lakin bu serzenişler, güç geldi bana artık.
Zerrece incinmedim hastalıktan ve dertten.
Lakin bu gibi sözler, incitti beni hepten.)
Ve Eyüp Peygamberin, olunca yaşı yüzkırk,
Rabbine kavuşmayı arzulamıştı artık.
Nihayet az bir zaman kalınca eceline,
Evladından Havmel’i, vekil kıldı yerine.
Techiz ve tekfinini ona tevdi ederek,
Teslim etti ruhunu, en son (Allah!) diyerek.
Ya Rabbi, bu mübarek Peygamber hürmetine,
Kavuştur bizi onun yüksek şefaatine.
|