Ana Sayfa >  Peygamberler > Musa aleyhisselam > Peygamber olması
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Peygamber olması

Vakta ki söz vermişti o gün Şuayb Nebi'ye,
(Sekiz veya on sene hizmet ederim) diye.

On sene hitamında, Mısır’a dönmek için,
Kendisine arz edip, gitmeye aldı izin.

Eşiyle sürüsünü alarak yanı sıra,
Soğuk bir kış gününde, revan oldu Mısır’a.

En büyük arzusu da, bularak bir yolunu,
Mısır'dan çıkarmaktı biraderi Harun’u.

Yön bilmeden, sahrada, devam eti yoluna.
Vasıl oldu nihayet mübarek Tur dağı’na.

Soğuk kış gecesiydi, sık sık gök gürlüyordu.
Şimşek çakıp, sel gibi yağmurlar iniyordu.

Sürttü çakmak taşını, çalmadı taşı fakat.
Görmüyordu bir yeri, şaşa kaldı o saat.

Soğuktu, karanlıktı, sahrada bir ıssızlık.
Tur dağı cihetinden gördü parlak bir Işık.

Onu ateş sanarak, hanımına dedi ki:
(Gideyim, şu ilerde ateş bulurum belki.)

Yürüdü karanlıkta ateş bulmak üzere.
O ışık, bir ağaçtan yükselirdi göklere.

Kapıldı bir dehşete ve titredi her yanı.
Zira baktı bir ateş, fakat yok hiç dumanı.

Yaklaştıkça, o nur da çekilirdi geriye.
Hayreti daha arttı (Bu gördüğüm ne?) diye.

Hanımının yanına gidecekti ki, fakat,
Eli boş dönecekti, etmedi kalbi rahat.

O nur yükseliyordu yeryüzünden göklere.
O sırada bir nida işitti birden bire.

Hak teâlâ buyurdu: (Ya Musa, ben muhakkak,
Alemlerin Rabbiyim, asanı yere bırak.)

Bu nida üzerine, koyunca onu yere,
Yılan gibi canlanıp, titredi birden bire.

Ve buyurdu: (Elini, koynuna sok ve çıkar.
Görürsün güneş gibi, etrafa ışık saçar.

Git peygamber olarak, kavmini davet için.
Sen, benimle görür ve benimle işitirsin.

Seni gönderiyorum zaif, aciz birine.
Kul olmasına rağmen, gururlanır o yine.

O Fir’avn ki, bilirim niyetini, içini.
O ise zanneder ki, bilmem hiçbir işini.

Sonsuz olmasa idi eğer ki merhametim,
Muhakkak ki bir anda, onu helak ederdim.

İzin versem, göklerden üstüne taş yağardı.
Yer yutar, dağlar ezer, deniz onu boğardı.

Git, resulüm olarak, ona haber ulaştır.
Ve bana ibadete, taate onu çağır.

Hatırlat azabımın şiddetli olduğunu.
Emrimi bildirerek, kulluğa çağır onu.

Yumuşak sözler ile söyle, belki inanır.
Ve belki kendisine gelir de, ibret alır.

Korkutmasın seni hiç onun o şatafatı.
Hep benim elimdedir onun hal-i hayatı.

De ki, Rabbin sıhhat ve saltanat verdi sana.
Sen ise kalkışırsın ilahlık davasına.

Buna rağmen, rızkını kesmiyor Rabbin yine.
Dünya nimetlerini saçıyor üzerine.

İstese verir sana, O bir ceza ve bela.
Zira bunu yapmaya kadirdir Hak teâlâ.)

 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
21.11.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı