İmam-ı Rabbani ki, çok büyük evliyadır.
O, bir nasihatinde şöyle buyurmaktadır:
Her iş ve her amelde, Mevlamız cümlemizi,
Dünya ve ahiretin iyisi, efendisi,
Olan Resulullaha, tam olarak ve kesin,
Uymak saadetiyle her an şereflendirsin.
Çünkü cenâb-ı Allah, Ona tâbi olmayı,
Çok sever her işinde aynen Ona uymayı.
Ona tâbi olmanın ufak bir zerresi hem,
Üstündür ahiret ve dünya lezzetlerinden.
Mesela o Resule tâbi olan bir kimse,
Eğer gün ortasında bir miktar uyur ise,
Hiç Ona uymaksızın, geceleri çok taat,
Ve ibadet yapmaktan üstündür hem de kat kat.
Çünkü kaylule etmek, yani bir parça her gün,
Öğleden önce yatmak, âdetiydi Resulün.
Yine Resulullaha uymayı düşünerek,
Bayram günü, hiç oruç tutmayıp, yiyip içmek,
Hiç Ona uymaksızın, senelerce tutulan,
Oruçlardan, kat be kat üstündür yine bundan.
Ve mesela fakire, yine Ona uyarak,
Az birşey verilirse, eğer zekat olarak,
Dağlar kadar altını, kendi arzusu ile,
Tasadduk eylemekten üstündür yine böyle.
Bir gün hazret-i Ömer, bir sabah namazını,
Cemaatle kıldırıp, gözetti eshabını.
Lakin göremeyince birini o saatte,
Buyurdu: (Filan kimse yok mudur cemaatte?)
Dediler: (Geceleri, o ibadet eder hep.
Şu anda uyuyordur belki de bundan sebep.)
Buyurdu ki: (Keşke o, gece hep uyusaydı.
Ve sabah namazını cemaatle kılsaydı.)
Çünkü İslamiyet’e uymayan bir iş için,
Verilmez sevap ecir, içyüzü budur işin.
Eğer böyle işlere ücret hasıl olursa,
Bir iki menfaattir dünyadan olsa olsa.
Halbuki bu dünyanın tamamının kıymeti,
Nedir ki, bir kaçının olsun ehemmiyeti.
Yapacağı her işi, İslam’a uyduranlar,
Yani her harekette o Resule uyanlar,
Çok latif cevahir ve kıymetli elmaslarla,
Meşgul mücevherciler gibidirler mesela.
Bunlar, çok çalışmayıp, yorulmadığı halde,
Kazançları, herkesten olur daha ziyade.
Buna sebep şudur ki, bir iş, İslamiyet’e,
Uygunsa, sahip olur indallah bir kıymete.
Rabbimiz beğenmezse, hakir ve kıymetsizdir.
Beğenilmeyen şeye, verilir mi hiç ecir?
|